Fransız Mektebi

103 12 4
                                    

eğik yazlıları goncanın yirmili yaşlarından seslendirme olarak düşünün




1905 İstanbul

Mektebin arka bahçesi

-Gonca, Goncaaa

bıkkınlıkla nefes verip gökyüzüne baktı Gonca. Gözünü yukarıdaki yıldızlardan ayırmıyordu.

-Gonca in ordan aşağıya düşeceksin!

-Bir dakikacık işim var ma sœur siz gidip uyuyun. Valla işim biter bitmez uyuyacam. Nolurr Lütfenn

- Ay dediğine bak işi varmış. Gecenin bi vakti ağaç tepelerinde ne işin olur Gonca. Derhal aşağı in Gonca

-Gidin işte gidinn

-Goncaa Vous pouvez descendre, alez vite, allez chérie (inebilirsin hadi çabuk, hadi canım)

-yaa gidin sizin yüzünüzden gelmiyo işte gidin diyorum siz gidin inmiycem işte gidin

-Off Gonca

o sırada gökyüzünde kayan yıldızla gonca heyecanla kafasını yukarı kaldırdı "anne"

aşağıdaki diğer talebelerden ve onu ağaçtan inmeye ikna etmeye çalışan iki öğretmeninden gelen çığlıklarla birlikte Gonca ağaçtan düştü

-Goncaaa

-yok yok çocuk değil bu adeta bir Çalıkuşu

Bu size anlatscaklarım mektepli bir kız çocuğunun vaktiyle tamamlayamadığı bir ödevidir. Bugün yüreğini sürgüne yollayan öfkesini ve kırgınlığını unutmamak, hep hatırlamak için kendine ödevidi.

11-12 yaşlarındaydım o sıralar. Fransızca muallimimiz sœur Aleksi bize bir yazı vazifesi vermişti: Hayattaki ilk hatıralarınızı yazmaya çalışın. Bilhassa anne baba ve kardeşlerinizle alakalı olanları. sizin içinde güzel bir hayal temini olur demişti. Beni bir düşüncedir almıştı o vakitler ne yazıcaktım Hafızamı biraz yokladım. Annemli ilgili en belirgin hatıram kayısı ve helvadan ibaretti. Süvari bin başısı olan babamın vazifesi geregi beyruttaydık o sıralar...

Gonca deniz kenarındaki müstakil evlerinin bahçesinde tahta masanın üzerinde duran kayısı tabağından üç beş kayısı aldı ellerine. Küçük elleri kayısıkarı taşımakta zorlanıyo bile olsa aldırmıyor daha fazlasını almaya çalışıyordu.

-Gonca kafi karnın ağrıycak sonra

-şunları da yiyeyim öyle anne

ellerine doldurduğu kayısılarla kenara bir yere oturmuş hem denizi seyretmeye hemde en sevdiği meyveleri yemeğe dalmıştı

Babası Nizamettin Bey hüzünle hastalıktan kırılıp giden karısına bakmış:

-Bu gece vazifedeyim akşam yemeğine bekleme. Sabah lokman efendiyi de alıp gelirim. Tekrar bakar sana

-gece serin oluyo üşütme olur mu Nizamettin

bir yandan öksürüyo bir yandan da kocasıyla konuşmaya çalışıyordu zavallı kadın

karısını kollunun altına çekti Nizamettin Bey. ikisi beraber küçük kızları Goncaya gülümsediler.
Nizamettin Bey karısının yanından kalkıp kızının yanına gitti. yanına çöküp elini omuzuna koydu. Gonca o sırada yediği kayısı çekirdekilerini sağa sola tükürüp fırlatmakla meşguldü

- sen biliyor musun bunları atmayıp ekersen kocaman ağacın ve dallarında yüzlerce kayısın olur

-Nasıll

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çalıkuşu (Algon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin