Sınıfa gidip sırama oturudum. İyi bir hocaya benziyordu ama bu derste kötüydüm bunu herkes biliyor ve bu değiştirilemez birşey. Hocanın iyi olmasıyla kendimi avutmak bir işe yaramayacaktı. Gece gündüz şu lanet olası fizik dersine çalışmaktan bıkmıştım artık. Fizik benim için sonu olmayan bir yol gibiydi. Git git bitmiyordu. Gerçekler maalesef tokat gibi çarpıyordu suratıma. Ne kadar cabalasam da olmuyordu. Bazı şeyleri zorlamamak gerekiyor ama ben 100 kere belki de 1000 kere zorladım şansımı. Evet belki olmadı ama bırakmayacağım. Bu dersi geçmek zorundayım. Yine kimya için tuttuğum notları önüme sermistim.
-Hyung! Yine mi kimya çalışıyorsun?
Sesin geldiği tarafa doğru baktım. Jeongindi.
-Maalesef evet jeongin.
Dedim ve ellerimi altın sarısı saçlarına atıp karıştırdım
-Seni görünce ben sıkılıyorum artık. Ne zaman görsem kimya çalışıyorsun.
-Haklısın.
Önündeki notları çantama topladım
-Biraz kendime zaman ayırmalıyım değil mi?
Göz kırptım ve ayağa kalktım.
-Gel bahçeye inelim.
Sarı saçlı çocuk kafasını salladı ve beni takip etmeye başladı. Yüzündeki küçük gamzesi onun ne kadar mutlu olduğunun bir göstergesiydi. En küçüğümüz olan jeongini mutlu etmek beni de mutlu ediyordu. İster istemez onun bu haline küçük bir gülümsemeyle karşılık vermiştim. Bahçede dolaşırken aynı zamanda sohbet ediyorduk. Öyle köyü bir sohbetimiz yoktu. Havadan sudan konuşuyorduk. Tekrar zil çaldığında derse gitmek üzere bahçeden ayrıldık. Biz gittiğimizde ders çoktan başlamıştı. Sadece 2 dakika gecikmiştik ama kapıyı çalıp içeri girdiğimizde dünyanın azarini yiyeceğimizi ikimizde biliyorduk. Kapıyı çaldım ve yavaşça açtım.
-Geç kaldığımız için-
Matematik hocası sözümü böldü
-Niye geç kaldınız ha! Sınıfın hepsi buradayken sizin ayrıcalığınız mı var da geç kalabiliyorsunuz? Hayır giremezsiniz dersime! Çıkın dışarıda bekleyin.
Sinirle dudağımı dişledim ve sertçe kapıyı çarpıp koridor boyunca yürümeye başladım.
-Karıya bak ya!
-Haklısın Hyung disiplin yemeyeceğimi bilsem...
Başımla onayladım. Jeonginle tekrar bahçeye çıktık ve bir süre banklara oturup oyalandık. Saate baktığımızda dersin bitmesine 5 dakika vardı. Biz sınıfa gittiğimizde herkes kapının önünde çantalarla bekliyordu. Kalabalığın arasından geçip sıralarımıza ulaşıtık ve eşyalarımızı toplayıp sırt çantamızı taktık. Zil çalınca herkes koşuşturmaya başladı. Biz ise kalabaligin geçmesini bekledik ve sonra sınıftan çıktık. Okuldan çıkıp biraz yürüdükten sonra jeonginle ayrılmamız gerektiğini fark ettim. Jeongine sarıldım.
-Görüşürüz sarı kafa.
Saçlarını karıştırdım ve gamzelerinin yavaş yavaş ortaya çıkmasını izledim.
-Görüşürüz hyung~
Yol ayrımında ayrıldık ve evlerimize doğru yol aldık. Apartmanın önüne geldim ve içeri girip merdivenlerden çıkmaya başladım. Sonunda eve geldiğimde hızlıca kapıyı çaldım. Annem kapıyı açtı.
-Oğlum yavaş! O nasıl kapı çalmak alacaklı gibi.
Dedi gülerek. Sonra bende gülümsedim ve içeri girdim.
-Anne! Çok açım!
Annem bu hallerine güldü
-Tamam oğlum hazırlarım birşeyler ama ondan önce birşey konuşmamız lazım.
Meraklı gözlerle anneme baktım
-Tabi neyle ilgili?
-Kimya için özel hoca tutmaya karar verdim. Bunu seninde isteyeceğini düşünerek.
Kafamı salladım
-Sizin okulda bir tane hoca varmış yeni gelen sanırım ismi Lee Minho idi. O özel ders veriyormuş. Denemekten zarar gelmez diye düşündüm. Haftada 2 gün. Salı ve Perşembe günleri. Onun evinde olacakmış ve istersen yarın başlayabileceğini söyledi.
Biraz şaşırmıştım açıkçası. Minho hocanın özel ders verdiğini bilmiyordum ayrıca yeni gelmişti bu okula ve hemen özel ders verebileceğini düşünmemiştim. Ama annemin de dediği gibi denemekten zarar gelmezdi. Büyük ihtimalle yarın gidecektim...
Yb geldiiiii iyi okumalarr biraz kısa oldu ama umarım beğenirsiniz öpüldünüzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teacher's Pet
Fanfiction-Sizce de öğretmen-öğrenci ilişkisini fazla aşmıyor muyuz? -Aşıyor muyuz jisung hm?