Selam ben Richie Tozier. Eski günlüğümü ve fotoğraflarımı buldum. Bir yandan açıp bakmak istemiyordum çünkü küçük Eds'i görmek beni üzecekti ama bir yandan da açıp bakmak ve Eddie'ye olan özlemimi gidermek istiyordum...
Bir süre düşündükten sonra açmaya karar verdim. Açtığımda günlüğün her yeri taze kan doluydu. Anlık korku ile günlüğümü kapatıp karşıma baktığımda onu gördüm. Pennywise...
"RİCHİE KALK ARTIK SENİ UYKUCU"
Oh.. Hepsi bir rüyaymış.. İçim rahatlamıştı.
"Ne var anne"
"Oğlum yarım saattir sesleniyorum ama sen yüzün buruşmuş bir şekilde uyuyorsun kalk üzerini değiştir arkadaşın Eddie seni kapıda bekliyor"
"Arkadaş.. " dedi rich içinden sessizce.
"Tamam ona geldiğimi söyle"
Annesi odadan çıktı ve oda yavaşça yataktan kalktı önce biraz rüyasını sorguladı ama Eddie'nin onu kapıda beklediğini hatırlayınca çok bekletmek istemedi. Bu yüzden kalkıp yüzünü yıkadı.
Üzerini giyindi ve evden çıkmadan önce babasının paltosunun cebinden bir kaç çeyreklik aldı.
"Selam dostum"
"Hey Eddie!"
Richie biraz garip davranıyordu. Bisikletini aldı ve yola doğru ittirdi. Eddie ise bisikletin üzerinde yanına gitti.
"Dostum iyi misin?"
"Ah şey.. " ne diyeceğini bilmiyordu.
"İyiyim ya sıkıntı yok"
"Pek öyle görünmüyor"
"Boş ver ya hadi street fighters oynayalım"
"Tamam?"
Bisikletleri atari salonuna doğru sürüyorlardı. Artık ezikler, Bev ve Bill sayesinde ayrı takılmaya alışmışlardı.
Tabi Stanley hala bir garipti. Richie en başından beri onun bill'i sevdiğini düşünüyordu. Her neyse.
Atari salonuna gittiklerinde o adını hatırlamadığı ama eskiden hoşlandığı o çocukta oradaydı Richie'nin. Hassiktir geçirdi içinden.
"Eddie?"
"Hm?"
"Başka zaman mı gelsek yada önce biraz dondurma yiyelim sonra gelelim"
"Ozaman dondurma yiyelim zaten çooooook sıcak rich"
"Tamam ben ısmarlıyorum ozaman"
"Yaşasınnn"
Atari salonundan çıktılar ve bisikleti dondurmacıya doğru sürmeye başladılar. Vardıklarındada Eddie'nin en sevdiği aroma olan kakaolu kendine ise limonlu aldı. Eddie'nin onu beklediği banka doğru ilerledi.
"Teşekkür ederim rich bir tanesin!! "
"Afiyet olsun ahbap" arkadaş, ahbap, kanka ya da dostum derken içi burkuluyor canı çok yanıyordu ama bunu ona söyleyemezdi. Korkuyordu. Onu seviyordu ama kabullenemiyordu.