"Mavi kelebekleri bilir misin?"
diyerek ortamda uzun zamandır misafir olan sükuneti kalın sesi ile geri de bırakan adam.Karşısın da ki koltukta ellerini birbirine kenetleyerek oturan kadına dikkatlice baktı.Şu ana kadar hiç bir duygu belirtisi olmayan yüzünden buruk bir gülümse ifadesi geçmesine engel olamadı.Belki de artık engel olmak istemedi.Birbirine kenetli ellere bakarken iç çekmeden de duramadı.O küçük narin eller böyle işkence edilmeyi kesinlikle hak etmiyordu.Halbuki kadın kendisine bir kere şans verse.Yapacağı ilk iş birbirine geçmiş o narin ve küçük elleri birbirinden ayırmak olurdu.Daha sonra kendi sert ve büyük ellerinin arasına alır.Dudakları ile sevip, sayardı.Sorusuna cevap alamadığında bakışlarının hedefi olan ellerden çekerek.Kadının yüzüne ve dudaklarına odaklandı.Derin bir sessizliğin hakim olduğu o dudaklar.Kadın tarafından sadece küçük bir nefes almak için açıldı.Sonra gerisin, geriye sanki bir daha hiç konuşmayacakmış gibi sessizliğin sularına gömüldü.
Halbuki adam o dolgun, kırmızı dudaklardan küçük bir teselli ne bileyim kalıplaşmış da olsa anlamlı bir cümle, bir söz duymak istedi.Beklediklerinin gelmeyeceğini anlayınca.Bir daha hayal kırıklığına uğradı.Yara, bere içinde kalmış kalbinde uzun bir zamandan sonra ilk defa küçük bir sızı hissetti.Sızının etkisi küçük bir kağıt kesiği kadardı.İnce ama sızım, sızım sızlatan küçük bir kağıt kesiği.
Genç adam farkında olmadan içinde hissettiği duygularının bir sonucu olarak yüzüne ürkütücü ve tekinsiz bir maske taktı.Mas mavi gözlerinin neredeyse simsiyaha boyandığını fark etmedi.Göz bebeklerinin hedefinde olan yerde kadının varlığı'nın bulunduğunu da görmedi.Uzun, uzun baktı ama göremedi.Bu bakışlardan karşısında oturan kadının varlığının da aynı acı için kıvrandığını göremediği gibi.O an sadece kendi duygularına odaklanmıştı.Yaşadıkları ve anlattıkları hiç mi umurunda olmamıştı bu kadının? diye düşündü içinden isyanlar ederken.Genç adam ruhunda uzun zamandır misafir etmediği öfkesini tekrardan konuk etmek istemiyordu.Ruhundan onu yok ettiği sanıyordu.Demek ki edememişti. Becerememişti. Kahretsin!
Bu kadının gözün de kendi hayatı bu kadar mı değersiz ve boştu? Sessizlik uzayıp gidince.Beklediklerinin gelmeyeceği anlayan adam.İçinde yaşadığı sinir harbinden sonra gözlerini hayal kırıklığı ile beraber kapattı.Ama o an susmak istemedi.İçinde ne kalmışsa onu anlatmak istedi.İlk defa birisi tarafından sarılıp, teselli edilmek istedi.İçinde ki çocuk gözleri dolmuş bir şekilde fısıldamaktan alı koyamadı kendini "Çok mu şey istiyorum Allah'ım senden." Genç adam başlamıştı bir kere yüreğinde ki taşları eline alıp teker, teker bu kadının mavi gözlerine atmaya. Devamını da getirmek istiyordu.Kadının umurunda olsa da, olmasa da.Varlığının kendi varlığı için ne ifade ettiğini anlatmak istiyordu sadece.Eğer ki anlattıklarının bu kadın için gerçekten bir önemi yoksa.. vazgeçecekti.Bu hayatta daha çocuk yaştayken bir şeylerden vazgeçerek yaşamaya başlamıştı.kendisi için ilk özel, güzel ve değerli kadından mı vazgeçmeyecekti.Hah! Buna gülerdi işte adam.Eğer anlattıkların sonra bu kadın için bir değerinin olmadığını anlarsa şayet.Aynen yüzüne sarf ettiği cümleler gibi giderdi bu kadından."Hayatımdan hiç var olmamış gibi git."
Göğsünden sıkıntı ile harmanladığı derin bir nefes aldı ilk önce.Daha sonra da anlatmaya başladı.Hiç bir duygu takınmadığı erkeksi bir sesiyle..
"Peki.Boşnak halkı'nın gözünde, Mavi kelebeklerin ile Ölüm çiçeklerinin ne kadar değerli ve önemli olduğunu bilir misin?..
Kızın sessizliğini ve yanıt vermesini beklemeden.Sorusunu kendi cevaplamaya başladı.
"Bosna ve Kosova'da yapılan katliamlardan sonra.Halk ile Hükümet el ele vererek.Sırp ve Hırvat askerileri tarafından öldürülüp , çukurlara atılan insanların cesetlerini ve kemiklerini bulmak için uğraşmaya başlıyor.Ama kimse mezarları bulamıyor.Daha sonra bunun böyle olmayacağını anlayan Hükümet. Bu işin ehli olan insanları getirtiyor Ülke'ye.Yurt dışından gelip'de Bosna'nın her köşesinde teknolojik aletler ile mezar bulmaya çalışan yetkililer bir süre sonra o kadar uğraş ve çabaya rağmen halk gibi hüsrana uğruyor ve hiç bir şey bulamıyor.Çünkü o çukurları açan Sırp-Hırvat askerler çukurların derin olmasına hiç bir şeye dikkat etmedikleri kadar çok dikkat etmişler.Çukurlar kapatıldık dan sonra ise, yaptıkları katliamların kanıtlarını, delillerini gizlemek için o bölgede bulanan bitki örtüsüne uygun otlar ve bir takım çiçekler ekerek bölgeleri eski hallelerine geri döndürmeyi başarmışlar.Uzun bir süre kimse de o mezarları bulamadı.Derken, mevcut coğrafyanın belli bazı bölgelerinde kelebek nüfusunda ciddi bazı artışlar gözlemleniyor.Haliyle bu orada bulunan uzmanların gözünden de kaçmıyor.Bu bölgeleri inceleyen uzmanlar bölgede ki bitki örtüsünde de tuhaf bir zenginleşme olduğunu fark ediyorlar.Bunun nasıl olduğunu anlamak için de araştırma yapılırken. Bu yerlerin altında ki cesetlere ulaşmışlar, araştırma derinleşmiş, ve toplu mezarların üç yüz civarını kadar bulmuşlar."
"Şimdi.Sen bu adam.Bana bunları niye anlattı.Ne alakası var bunların seninle, benim aramda." diye içten, içe kendine sorup duruyorsun dur. Söyleyeyim gözlerinde denizleri misafir eden kadın.Söyleyeyim.Mavi kelebekler hayatları boyunca yaşamını devam ettirmek için bir tek çiçeğin varlığına ihtiyaç duyarlarmış.O çiçekte Yaban çiçeği Artemis imiş.Uzmanlar mezarlıkların olduğu bölgelerde, toprağın üstün de bu yaban çiçeklerinden onlarcasına hatta binlercesine rastlamışlar.O kadar çok olmasının nedenini ise bize daha sonra açıkladılar.Meğersem orada yetişmiş ve büyümüş olan Artemis çiçekleri, o toprakta bulunan insan vücutlarından salınan mineraller sayesinde beslenip, büyümüş.İşte biz bu yüzden Bosna'da Artemis çiçeğine "Ölüm çiçekleri" deriz.O çiçekler bizim ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız, sevdiklerimiz.Mavi kelebekler ise biziz.Bizim umutlarımız.Bizim dualarımız.Ve biz eninde, sonunda onlara uçacak ve hayata onlarsız da olsa yaşamaya devam etmeye çalışacağız.."
"İşte! Sen de benim.Çocuk kalmış topraklarımın altından çıkıp, büyüyen "Ölüm çiçeklerimsin." Ben ise hayatım boyunca bir tek senin varlığınla, var olan.Bir bir tek sana kanatlarımla uçup, konan o "Mavi kelebeklerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABAN ÇİÇEĞİM ARTEMİS
Художественная проза"Mavi kelebekleri bilir misin?" "Peki.Boşnak halkı'nın gözünde, Mavi kelebeklerin ile Ölüm çiçeklerinin ne kadar değerli ve önemli olduğunu bilir misin?.. Kızın sessizliğini ve yanıt vermesini beklemeden.Sorusunu kendi cevaplamaya başladı. ...