Hayatım çok sıradanlaşmıştı. En yakın arkadaşım olan Ada da halasının yanına gitmişti. Beni koskoca şehirde bir başıma bırakmıştı. Hani ne biliyim ondan hariç arkadaşlarımda vardı ama adasız hiç bi günüm geçmezdi. İkiz gibiydik. Herşeyi beraber yapardık. Ama gitti ve yaz boyunca orada kalacak. Artık lise son sınıf öğrencisi olmuştum. Büyümüştüm. Kafam çok karışıktı. Duygularım çok karışıktı. Hala Kaan'ı unutamamıştım. Ama artık umrumda bile değildi. "Ne olursa olsun gülümse" bunu yapicaktım. Ben artık iyi biri olmicaktım. Kötü bi kız olup herkesin canını yakicaktım ve en önemlisi gülümsicektim. Kendime böyle söz vermiştim. Bunun için kendimi baştan aşağı değiştirmem gerekicekti. Ama yine de yapicaktım. Kaan beni kıskanıcaktı ama iş işten geçmiş olucaktı. Ben böyle düşünürken odamın kapısını biri tıklattı ve benim gir dememi beklemeden içeri kardeşim daldı.
- Abla kahvaltı hazır seni bekliyoruz.
- Tamam.
Kardeşimin arkasından bende mutfağa girdim ve yerime oturdum. Esma sultan yine her zamanki gibi döktürmüş. Masada bi tek kuş sütü eksik gibi görünüyor. Esma sultan bizim yardımcımız. Ben doğduğumdan beri bu evde. Bana çok emeği dokundu. Onunla dalga geçmeyi çok seviyorum.
- Ooo Esma Sultan döktürmüşsün bakıyorumda. Bi kuş sütümüz eksik yani.
dedim sırıtarak.
- Esilacım sabah sabah keyfin yerinde galiba.
- Evet Esma Sultan kahvaltıdan sonra bayadır görüşmediğimiz arkadaşlarımla bişeyler yapmaya gidicem.
- Keyfinin neden yerinde olduğu anlaşılıyor. Turkuaz elbiseni giy bence sana çok yakışıyor.
- Teşekkür ederim Esma Sultan.
Ve kahvaltımı bitirip odama çıktım. Esma Sultan'ın dediği turkuaz elbisemi dolabımdan çıkardım. Ada bu elbisenin beni çok seksi gösterdiğini söylerdi hep. Hemen bol t-shirtimi ve şortumu çıkardım ve elbiseyi üstüme geçirdim. Altınada siyah topuklu deri ayakkabılarımı giydim. Saçlarıma da kabarmaması için kremimi sürdüm ve aynanın karşısına geçtim. Turkuaz mini elbisem sadece kalçamı kapatcak uzunluktaydı ve çok dardı. Tüm hatlarımı belli ediyordu. Ve ufak göğüs dekoltesi vardı. Sırtı açıktı. Saçlarım kıvırcıktı. Doğuştan böyle. Bonus kafa gibiyim aynı. Kendi kendime kıkırdamaya başladım. Kaan hep bana kıvırcığım derdi. Onu hatırladım. Neyse kuralımız neydi? NE OLURSA OLSUN GÜLÜMSE. Son bi kez aynanın karşısına tekrar geçtim siyah deri çantamı da elime aldım ve kendi görüntümden memnun kaldığım için gülümsedim ve kapıya yöneldim. Aman tanrım! Az daha unutuyordum. Biraz kırmızı ruj ve parfüm.. Onları da hallettikten sonra artık gitmek için hazırım. Mete'nin gelmesini beklemeye başladım. Mete benim en yakın arkadaşlarımdan birisi. Tabi bi ara bana benden hoşlandığını, benim cazibeme karşı koyamadığını, beni istediğini söylemişti ama o gün sarhoştu. Ciddiye almamıştım. Sonuçta biz kardeş gibiydik. Benden hoşlanmış olamazdı. Ben bu düşünclerin arasında kaybolmuşken telefonum çaldı. Arayan Mete. Kapıda beni bekliyormuş. Hemen kapıya koştum. Çok heyecanlıydım. Mete'yi de uzun zamandır görmüyordum. Kapıyı açtım. Ve karşımda çok yakışıklı bi çocuk duruyordu. Kaslı, uzun boylu, esmer, yeşil gözlü, biraz uzun saçlarıyla çok tatlı gözüktü gözüme. Ona daha önce hiç bu gözle bakmamıştım. Koşarak boynuna atladım. Parfümü çok güzeldi.
- Çok özlemişim lan seni. Nerelerdeydin? Neden hiç aramadın? İnsan bi mesaj falan atardı. Yaşadığından bile şüphelenmeye..
derken sözümü kesti.
- Esila nefes al.
diyerek sırıttı.
- Ben onu zaten sürekli düzenli olarak yapıyorum dedim.
Ve bende sırıtmaya başladım.
- Çok komiksin.
diyerek suratını ekşitti. Şuanki halini görseydi kesinlikle kahkaha krizine girerdi. Bende daha fazla dayanamayarak gülmeye başladım.
- Yeter artık gülmeyi kes de gidelim şu lanet kafeye dostum.
diyerek sırıttı.
Bense bu lafına karşı sadece gözlerimi devirmekle yetindim ve arabaya binip kapımı sert bir şekilde kapattım. O da arkamdan gelip sürücü koltuğuna yerleşti.
- Hayırdır kızdın mı?
diye kahkaha patlattı. Bense yine gözlerimi devirmekle yetinip camdan dışarıyı izlemeye başladım. O da daha fazla uzatmayarak arabayı çalıstırdı. Yol boyunca konuşmadık. Kafenin önüne geldiğimizde dürterek daldığım hayal aleminden beni çıkardı ve yine sırıtmaya başladı.
- Kaanı göreceğin için hayal mi kurmaya başladın?
- Hayır be ne alakası var? Sadece Adacığımı özledim onu düşünüyordum.
dedim uzaklara bakarak.
- Neyse tamam hadi içeri girelim. Bizimkiler kök saldılar yakında ağaç olurlar. Onlar ağaç olmadan yetişmeliyiz.
Dedi ve yine kahkaha patlatarak arabadan indi. Bende indim ve arabayı kilitleyerek içeri girdik. İçeri girdiğimde tabiki de gözlerim ilk olarak Kaan'ı aramadı. Ama görememiştim. Yaşadığım hayal kırıklığına karşı kendime küfürler savurarak bizimkilerin yanına doğru ilerlemeye başladım. Masaya geldiğimizde tüm gözler bize çevrildi. Berk sırıtarak
- Oo Esila hanım taş gibi olmuşsun bu ne güzellik gözlerimi kamaştırdın valla.
Dedi. Bende ona bakarak sırıttım. Kemdimle övünmeyi sevmezdim ama harbiden bu elbise beni çok seksi gösteriyordu. İçimdeki sesi susturarak masadakileri incelemeye başladım. Özlemle göz göze geldiğimizde ayağa kalkarak bana kocaman sarıldı.
- Çok özlemişim kızım seni. İnsan bi arada sırada mesaj atardı ya.
Dedi. Sesindeki sitemi fark etmemek imkansızdı. Özlem benim bu masada oturanlardan daha samimi olduğum bi arkadaşımdı. Hatta Ada'dan sonra en yakınım dediğim de olabilirdi. Tam olarak bilmiyordum. Tuhaf bir arkadaşlığımız vardı. Özlemle sarılmamız bittikten sonra sıra Demir'e gelmişti. Onunla sadece tokalaşmakla yetinmiştim. Çünkü onunla pek konuşmuşluğumuz yoktu. Sırada Can'la Melis vardı. Onlar sınıfın en iyi çiftiydiler. Her zaman onların ilişkilerine imrenmişimdir. Aynı anda hem dost hem de sevgili gibiydiler. Ben bile anlatamıyorken onlar bunu yaşıyordu. Ve hala sevgiliydiler. Gel de kıskanma işte Esila dedim kendi kendime. Onlara da selam verdikten sonra yerime oturdum. Tabiki de Mete de hemen yanıma oturdu. Sonra herkes ortak bir konu üzerinde konuşmaya başladı. Bense konuşmaktan çok düşünüyordum. Kaan'ı. Neden gelmediğini. Ben yine dalıp giderken Mete'nin yine beni dürtüklediğini hissettim.
- Kızım iki saattir sana diyorum niye cevap vermiyorsun?
- Dalmışım kusura bakma ne demiştin?
Dedim konuyu uzatmadan. Elindeki telefonu bana doğru uzatıp birinin fotoğrafını gösterdi. Fotoğraftaki kızı incelemeye başlamıştım. Pudra renginde kabarık bi etek üzerine beyaz bi atlet giymişti. Siyah topuklularıyla ve sarı bukleli saçlarıyla çok hoş görünüyordu gerçekten. Ona dönüp tam kim olduğunu soracakken sevgilim Almila dedi. Ben de gülümseyerek
- Güzel kız Allah ayırmasın bacım.
diyerek gözlerimi devirdim. O da koluma hafif vurarak sırıttı ve amin dedi. Bi an herkesin sustuğunu fark ettim. Kapıya doğru bakıyorlardı. Ben de oraya doğru baktığımda onu görmemle ağzımın açık kalması bir oldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLÜMSE
Teen FictionEsila zamanında çok üzülmüştü. Ve aynı zamanda sıkılmıştı. Artık iyi bir kız yoktu. Onu öldürmüşlerdi. O artık bir BAD GİRL'dü. O artık gece kızıydı. Ve zamanında canını yakanlardan intikam istiyordu. Canlarını yakmak istiyordu...