HESAPLAŞMA

22 2 0
                                        

Kaan ve eski arkadaşlarla buluşmamızın üstünden tam 2 hafta geçti. Neredeyse her gün Ada'yla telefonda konuşuyoruz. Ama çok özledim be. Çabuk gelsin istiyorum. Ama gelemiyor. 1 ay sonra 18'imi dolduracağım ve reşit bir birey olacağım. Yanımda olsun istiyorum. Ama gelemeyecek. Çünkü o burada değil. Ben İzmir, o Bursa'da. Çok uzak değil aslında ama banane ben doğumgünümü onsuz düşünemiyorum. Onsuz hiç kutlamadım şimdiye kadar. O olmazsa zaten kutlamam bile. Evde açarım rakımı, içerim tek başıma. Hatta şimdi de içerim. Banane Ada da gelsin. Bir yandan böyle saçma düşüncelerimle savaşırken bir yandan da dolabımın karşısına geçiyorum. Siyah atletimi ve siyah şortumu çıkarıp yatağımın üzerine koyuyorum ve aynanın karşısına geçip düzleştiricimi prize takıyorum. Düzleştiricinin ısınmasını beklerken çıkardıklarımı giyiyorum. Saçlarımı da yaptıktan sonra mavi lenslerimi de takıp, gözlerimi ortaya çıkarsın diye kalemimi çekiyorum. Eyeliner'i de çektikten sonra hazırlığım bitiyor. Aynanın karşısına geçiyorum. Görüntümden memnun kalarak cüzdanımı elime alıyorum. 200TL varmış. Yeter diye düşünerek evden çıkıyorum. Barlar sokağına doğru yürümeye başlıyorum. Evimiz buraya yakın olduğu için yaklaşık 15 dakika sonra bir barın önünde duruyorum. Bu bara daha önce Kaan'la gelmiştim. Bir umut onu görürüm diye içeri girecekken bodyguard beni durduruyor.
-Damsız almıyoruz hanımefendi.
Tam ağzımı açacakken bir el elimi kavrıyor ve "O benimle." diyor. Adamlar da "Pardon Yiğit Bey kusura bakmayın. Biz hanımefendiyi yalnız sanıyorduk." diyorlar. Ağzımı açmama fırsat vermeden adının Yiğit olduğunu öğrendiğim şahıs beni içeri sürüklüyor. Deniz mavisi gözleri, siyah tshirtü, siyah pantolonu ve sarı saçlarıyla bir an gerçekten mükemmel gözüküyor gözüme. Bir de önüne dökülen birkaç tutam saçla gerçekten yakışıklıydı. Ben çocuğun ne kadar yakışıklı olduğunu düşünürken elimi kavrayan elini yavaşça çekip "Önemli değil." diyerek barmenin önündeki taburelerden birine oturdu. Ben de birkaç tabure yanına oturdum. Ona bakmamaya çalışarak barmenden bir bardak viski istedim. Barmen bardağı doldurunca bir dikişte bitirerek suratımı buruşturdum. Boğazım ciddi anlamda yanmıştı. İkinci bardağı istediğimde Yiğit'in konuşmasıyla ona döndüm.
-Derdin ne bu kadar senin kızım? Gece daha uzun. Yavaş ol.
Ona aldırış etmeden ikinci bardağımı da tek dikişte bitirerek barmene doldurmasını söyledim. Üçüncü bardağımı yavaş yavaş bitirdikten sonra piste doğru yürümeye başladım. Ciddi anlamda kafam güzel olmuştu. Sabah kesinlikle başım çok ağrıyacaktı. O yüzden şimdi gevşemeye karar verdim. Ve müziğe kendimi teslim ederek oynamaya başladım. Dansa kendimi o kadar kaptırmışım ki Yiğit'in de benim yanımda dans ettiğini dakikalar sonra fark ediyorum. Birlikte birkaç dakika daha dans ettikten sonra Yiğit elimi tutarak tekrar beni sürüklemeye başlıyor. Bu çocuk da buna alıştı ama. Bu kadar yakışıklı olman beni ordan oraya sürükleme hakkını vermiyor sana yakışıklı. Merdivenlerden yukarı çıkmaya başlıyoruz. Ve bir odanın önünde duruyoruz. Yiğit kapıyı açıyor ve beni içeri sokuyor. Girer girmez kendimi yatağa atıyorum. Ve derin bir uykunun kollarında buluyorum kendimi. Sabah dayanılmaz bir baş ağrısıyla uyandığımda telefonuma bakıyorum ve saat 12.00. Ben hayatta bu kadar uyumazdım. Off. Aman Allah'ım. Üstümde bana baya bir bol gelen erkek pijamaları var. Ben bunları ne zaman giydim? Bu oda kimin? Ne yaptım ben dün gece ya? Babam böyle pasta yapmasını nerden öğrendi? Off ne saçmalıyorum ben ya(!) Yatağın yanındaki komodinin üzerindeki nota takılıyor gözlerim. Notta yazanlar aynen şöyle:
"Dün gece benim için çok özeldi ve bir ilkti. O kadar güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım. Uyandığında iki sokak ötedeki Leylak Kafe' ye gel de kahvaltı yapalım. Seni bekliyor olacağım. YİĞİT."
Lanet olsun tüm gece Yiğit'le miydim ben? Bu nasıl bir insan? Sarhoş bir kızdan yararlanmak neymiş göstericem ben ona. Bir de çok özeldi demiş ya. Allah'ım drlireceğim (!) Sinirle yataktan çıkıp kıyafetlerimi giydim, saçlarımı düzeltip odaya bir göz attım. Cidden güzel bir odaymış. Sanırım Yiğit'in odası. Ve galiba da bu bar Yiğit'in ailesinin. Bardan çıkarken dün gece beni içeri almayan bodyguard'ın
-Günaydın Hanımefendi. Umarım iyi eğlenmişsinizdir Yiğit Bey'le.
Demesine gözlerimi devirerek yürümeye başlıyorum. Yiğit'e bunun hesabını soracaktım. Kulaklığımı takıp adımlarımı hızlandırdım. Ve tek düşündüğüm şey hesap sormaktı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 08, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜLÜMSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin