Medya: Demir KALAY
"Sen ne diye arkamdan çıkıyorsun ki" diye çıkıştı Dicle. Ben hemen koşup Demir' e sıkı sıkı sarıldım. "Ay hoş geldin" dedim sevecen bir sesle. Oda hemen beni belimden tutup havaya kaldırdı ve etrafında döndürdü. "Beni bu kadar özlediğini bilmiyordum" dedi belimi bırakıp yere indirirken. Yanaklarını tutup sıkı sıkı iki yanağından da öptüm. "Ay özledim tabi ya. Sen ne kadar yakışıklı olmuşsun böyle" dedim.l
Bir elimi tutup beni kendi etrafımda döndürdü. "Sende görüşmeyeli çok çıtır bir kız olmuşsun Talyacığım" dedi beni baştan aşağı süzerken. Neşeli bir kahkaha atıp tekrar sarıldım. O kadar özlemiştim ki keratayı. "Aa ben burada ne oluyorum acaba!" diye sitem eden Dicle' ye çevirdik bakışlarımızı. İki elini beline atmış tip tip bize bakıyordu. Demir benim elimi bırakıp Dicle' ye de kocaman sarılıp, "sen bu yakışıklı çocuğun biricik ablası oluyorsun Savcı Hanım".
Dicle de ona kocaman sarılıp kardeş hasreti gideriyordu. "Burada olduğumu nereden biliyordun?" diye sordu Dicle geri çekilirken. "Talya söyledi" dedi bana kaş göz yapıp. "ya Talya yaa. Neden bana söylemedin?" diye sordu dudak büzüp. Hemen yanına gidip, "ama aşkım söylersem sürpriz olmazdı ki" dedim yandan kollarımı ona dolayıp. Demir bizi bırakıp masaya otrudu hızla.
"Bırakın şimdi dramatikliği de yemek yiyelim. Açım ben" derken benim tabağımdan yemeye başlamıştı bile. Bir tabak daha isteyip oturduk. Demir bize Ankara'daki anılarını anlatırken biz sadece dinleyip gülmekle yetiniyorduk. "Aa bu arada size ne diyeceğim" derken ağzındaki lokmayı yuttu. Biz merakla ne geleceğini beklerken onun yüzünde çocuksu bir heyecan belirdi.
"Benim burada bir kız arkadaşım var" dediğinde heyecandan ve sevgiden hiçbir yere sığmıyordu sanki. Ben ona kocaman gülümseyip, "ee ne güzel. Kimmiş bu şanslı kız?" Diye sordum. "Ben davet ettim birazdan gelir. Yalnız dışarı tek çıkmak istemediği için abisiyle gelecekmiş. Abisiyle tanışıklığım var zaten telefondan falan. Bu ilk olacak" dedi hâlâ heyecanlı bir şekilde. Sonra birden doğrulup arkamızda bir yere baktı.
"Hah! Geldiler işte" derken yemekler gitmiş biz ise kahve siparişi vermiştik. Dicle ile aynı anda dönüp arkaya baktığımızda ise gözlerimiz yuvalarından çıkacakmış gibi oldu. Aynı anda dudaklarımızdan tek bir isim döküldü.
"Minel"
Evet Minel. Tam karşımızda yüzünde tatlı bir telaş, kızarmış yanaklarla ve birde dev cüsseli abisiyle bize doğru geliyorlardı. O kadar tatlı olmuştu ki anlatamam. Üzerinde dizlerine kadar gelen toz pembe bir elbise vardı. Hafif göğüs dekolteli, harika bir elbiseydi. Bence asıl harika olan Minel' di. Sarı saçlarını savura savura geliyordu bu tarafa. Kayra da gülüyordu ama bizi görünce gülüşü bir kuş gibi uçtu gitti. Yerine kaşları çatık şaşkın bir dev geldi.
Ne yani Demir' in sevgilisi Minel miydi. Oha. Yuh devenin gözü yani. İkimizde birbirimize şaşkın şaşkın bakıp ayağa kalktık. Minel' de bizi görünce şaşırmıştı. "Minel" dedi Dicle şaşkın sesiyle. Minel' in yanakları biraz daha kızarırken bana baktı, "Talya abla" dedi şaşkın ve tatlı bir sesle. Gülümseyip hızla yanına gidip sarıldım. "Merhaba tatlım hoş geldin". Ben durumu toparlamasam herkes bön bön birbirine bakacaktı böyle.
Minel' de kollarını sırtıma dolayıp, "merhaba da sizin ne işiniz var burada?" Diye sordu sakin bir sesle. Dicle Minel' e elini uzatırken Demir bir soru sordu. "Siz nereden tanışıyorsunuz?". Ben Demir' e dönerken Dicle' de Minel ile tanışıyordu. "Uzun hikaye anlatırım sonra" dedim kaş göz yapıp. Başını sallayıp Kayra' ya döndü. Yaklaşıp elini uzattı, "abi merhaba ben Demir. Tanıyorsun zaten" dedi. Kayra cana yakın bir şekilde elini sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVCI HANIM
Teen Fiction"Aşağıda bir, karşı binada bir, evin önünde iki, çatıda üç toplam yedi adam var. Takip edildik. Silahlılar. Hepsinde şapka var. Siyah giyinmişler. Anladın mı şimdi" dedi hızla.