Okula yaklaşık 1 aydır falan gitmiyordum. Annemin ölümünden sonra odamdan nerdeyse hiç çıkmıyordum. Bu durum babamı çok üzüyordu ama elimden gelen bir şey değildi bu. Benim için çok zordu. Neyse ki artık dışarıya çıkıcak kadar iyiyim.
-Eeeeeeeyyyylüül!
Allahım o ses. Nerde duysam tanırım bu sesi. Sen bana yardım et. Amin.
Ben yine kendi kendime saçmalarken bi an sarsıldım. Başım mı dönüyor acaba ? Yo yo bu benim en yakın arkadaşım Buse.-Lağğn! Seni çok özledim be!
-Bu.. Bu.. Buse!
-Ne var be ne bağırıyorsun?
-Lan bıraksana nefes alamıyorum!
-Heee. Öyle söylesene hayvan gibi ne bağırıyorsun.
-Nefes alabilseydim söylicektim de. Bırakmadın ki.
-Ya ne yapiyim çok özlemişim.
-Bir daha kendimi özletmicem.
Dedim ve bana baktı bende ona "ayısın kızım sen"bakışlarımı attım ve gülmeye başladık sonra bu sefer sakin bir şekilde sarıldık. Buseyi çok severim biraz deli ama iyi kızdır.
-Eylül ?
Bu en yakın arkadaşlarımdan Kaan'ın sesiydi. Ona doğru kafamı çevirip
-Efendim kas yığını?
Ona kas yığını demeyi seviyordum. Sanırım bu da onun hoşuna gidiyordu. Gülerek cevap verdi.
-Özlettin kendini prenses.
Babamdan sonra bana prenses diyen biri de Kaandı.
-Keşke aynı şeyleri bende söyleyebilseydim.
Dedim gülerek ve omzuma yumruk atmasıyla kendime geldim.
-Yavaş be kas yığını! Öldürceksin beni.
Biraz korkmuş bir şekilde bana baktı.
-Canın acıdı mı ? Özür dilerim. Ben canını acıtmak istemedim.
-Bu acı da ne ki ? Bunlar hiçbir şey gülüm!
Dedim keko havasında. Ve Kaan'dan bir makas aldım. Buse arkadan gülmeye başladı.
-İşte bu ! Eylül geri döndü.
-Kekom benim!
Biz gülerken etrafımızdakiler" mal mı bunlar"bakışlarını atıyorlardı. Bize baktıklarını farkedince Kaan'ı dürttüm. O da hala gülmeye devam eden Buse'yi dürttü. Toparlandıktan sonra az ilerdeki banka doğru yürümeye başladık. Her zaman ki gibi Buse ile Kaan benden önce davranıp banka yayıldılar.
-Heeyy! Kayın biriniz!
-Kaan kay!
-Buse kay!
-Kaaan!
-Kooon!
Gerçekten şu an çok komik haldeler. Onları daha fazla dinlememek için ikisinide ittirip aralarına oturdum.
-Ah şacım!
Busenin saçı banka takılmıştı. Bu kız gerçekten çok sakar. Onu banktan kurtardıktan sonra. Okul bahçesinden içeriye girenlere doğru çevirdik kafamızı. Gördüklerime inanamadım. Bu yeni komşumuzun oğlu!
-Bunun burda ne işi var?
İkiside bana şaşkın suratlarla bakıyordu.
-Kim bu ? Sen tanıyorsun galiba?
Dedi Kaan. Suratı çok komikti.
-Yeni komşumuzun oğlu Eren.
-Oha! Böyle komşun var ve benim bundan haberim yok!
Bunları söylerken bi an çok korktum Buse'nin gözleri fırlayıp kucağıma düşücek diye.Kocaman ,mavi gözleri böyle durumlarda korkutuyor beni.
-Daha bu sabah tanıştık.
-Heee.
-Nerden gelmiş? Niye gelmiş? Sevgilisi var mıymış? Kaç yaşında?
-Buse yavaş ! Bi nefes al, sakin.
Kaan çocuktan tarafa öldürücü bakışlarıyla bakarken çocuk el salladı.
-Ohaaa! Eylüül! El salladı! Aaaay çok datlu !
-Ya Buse bi anırma dur!
-İyi tamam be of.
Kaanın bakışları beni korkuttu. Sanki karşısındaki düşmanıydı.
-Hadi sınıfa gidelim.
Dedi sinirli bir şekilde. Buse masum bakışlarını atıyordu gitmemek için Kaan da ona "Buse kafanı kırıcam"bakışını attı. Sanırım Buse bunu anladı ve kafasını salladı.
Beraber sınıfa çıktık. Ve yerlerimize oturduk. Daha sonra zilin sesiyle irkildim. Bu sesi uzun zaman olmuştu duymayalı.