✶ ✶ ✶Uzun süre sonra bulunduğum en gerici ortamlardan birindeydim. Gerginliğimin sebebi tamamen; karşımda dimdik bi' şekilde oturan, sağ eliyle tuttuğu chopsticklerin yardımıyla tabağındakileri silip süpüren Yüzbaşı Kim Taehyung'du.
Arkamı dönüp onunla göz göz geldiğimde verdiğimiz ufak selamlardan sonra gideceğini düşünürken babamın ısrarları sonucunda bizle yemek yemeyi kabul etmişti.
Benim planım, babama sepeti verip hızlıca askeriyeden ayrılarak bulduğum ilk taksiyle bir alışveriş merkezine gitmek olsa da sevgili babam buna izin vermemişti.
Yüzbaşı yemeğini almaya gittiğinde beni iyice tembihleyerek bir saygısızlık yapmamamı ve düzgünce oturup onlarla yemek yememi söylemişti.Ancak şu an oturduğumuz minik ve ferah çardak, kimsenin konuşmamasından oluşan saçma sessizlik yüzünden buz kesilmiş ve iştahımın kaçmasını sağlamıştı.
"Jennie, neden yemiyorsun kızım?" Kafamı kaldırarak bakışlarımı önümde duran yarım sandviçte ve yanındaki kimchi de gezdirdim. "Gelmeden önce yemiştim."
Gözlerim ister istemez karşımdaki adama kaydığında yüzündeki ciddi ifadesini ve her yutkunduğunda aşağı yukarı hareket eden adem elmasını izlemek eğlenceli geliyordu.
Babamdan yaşça küçük olduğunun farkındaydım ancak rütbesi daha yüksek olduğundan daha fazla hürmet görüyordu.
"Bir kızın olduğunu bilmiyordum bay kim." Duyduğum derin sesle bakışlarımı, gözlerimin takılı kaldığı adem elmasından ayırıp -göz göze geleceğimizi düşünerek- yukarı doğru kaydırdım. Ancak o tamamen babama odaklanmış ve elindeki chopstickleri önünde duran ramen kutusuna bırakarak biraz ileri doğru ittirmişti.
"Evet Yüzbaşım, yeni geldiğim için kendimden ve ailemden bahsetme fırsatı bulamadım. Bu ufaklıkta kızım oluyor." Son cümlesini kurar kurmaz beni kollarının arasına alan babam hiç düşünmeden uzun ve düz saçlarımı kabartmaya yemin etmişçesine karıştırmaya başladı.
Burnuma dolan barut kokusu beni rahatsız etmeye başlarken etrafa attığım yalandan gülücüklerle zor olsada babamdan ayrılmayı başararak hızlıca saçlarımı düzelttim.
Bakışları bendeydi, hissediyordum.
Gözlerimi gözleriyle buluşturduğumda hızlıca kafasını babama çevirdi.
Çok değişik bir havası vardı. Yapılı vücudu, kısa saçları ve derin sesi onu tamamen korkulacak biri olarak gösterirken kaçırdığı bakışları belkide sadece askeriye sınırları içerisinde böyle olduğunu düşündürüyordu bana.
Zihnim benden izinsiz yeni tahminlerde bulunmaya devam ederken kendimi durduramıyordum. Son zamanlarda edindiğim yeni hobim yabancı insanlara yorumlar yapmak ve puanlamaktı.
Sanırım ben yüzbaşına 10 puan verecektim.
"19 yaşımdayım. Çok da ufaklık sayılmam yani." Uzun zaman sonra tekrar konuşmaya katıldığımda elime aldığım ekmeği kemirmeye başlamıştım.
Babam gülerek yemeğine devam ettiğinde o, yine soğuk sesiyle konuşmaya dahil oldu.
"Artık kalkmalıyım. Tanıştığıma tekrardan memnun oldum bay kim." Babam hızla onunla beraber ayağa kalktı ve yüzbaşının uzattığı eli sıktı.
"Ben de memnun oldum Yüzbaşım." Babamın gözleri uyarır bir biçimde beni bulduğunda hâlâ onun elini sallamaya devam ediyordu.
Ne demek istediğini anlayıp kısa eteğime dikkat ederek ayağa kalktım ve bende elimi önümdeki adama uzattım.
Elini, babamdan çekip benim narin ellerimle buluşturduğunda hiç sıkmasada elimin üzerindeki baskıyı hissediyordum.
"Seninle de tanıştığıma memnun oldum Jennie." Bakışlarımı ellerimizden gözlerine çıkardığımda bu sefer gözlerini kaçırmaması beni şaşırtsa da ufakça gülümsedim ve elimi geriye çekerek saygı amacıyla eğildim.
O da benimle aynı şeyi yaptığında babama son kez bakıp sert adımlarını geriye çevirdi ve ellerini ceplerine koyarak yürümeye devam etti.
Ben de kısa süre sonra babamın yanından ayrılıp o boğucu yerden çıktığımda, son kez dönüp baktım devasa askeriyeye.
Sanırım buraya sık sık uğrayacaktım.
✶ ✶ ✶
Nasıldııı???
Yorumlarınızı bekliyorum
💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soldier in my soul
FanfictionYüzbaşı Taehyung ve hayallerini süsleyen küçük bir kız.