Hayatlar inişli ve çıkışlıdır. Ne kadar dibe inersen o kadar yükseğe, ne kadar yükseğe çıkarsan o kadar dibe düşmeye alışmak gerekir.
Her başlangıcın bir sonu varsa eğer, her sonun da bir başlangıcı vardır denebilir.
Bu, benim için geçerliydi.
Ailemin eşcinsel olduğumu öğrenmesi üzerine hayatımın bitti dediği noktada kendimi beş parasız şekilde sokakta bulmuştum.
O yıllarda en yakın arkadaşım Park Jimin'in ailesi beni kabul etmeseydi sokakların en derin çöplüklerinde yaşayıp gider, şu an alabileceğim tüm bursları alarak Seoul Üniversitesinde tıp okuyor olamazdım.
Ben Kim Taehyung. Fotoğrafik hafızası sayesinde şu an ülkenin en zeki insanlarından daha iyi yerlere erişecek fırsata sahip o 'şanslı' çocuk.
Ailesi tarafından ezilen, şiddete uğrayan, annesi ve kız kardeşini korumak adına babasının kirli işleri ile onu tehdit ederken günlüğümün keşfedilmesi ile aniden verdiğim açık yüzünden kendini sokakta bulan o 'şanslı' çocuk.
Annesi ve kız kardeşi tarafından bile görülmek istemeyen biriydim ben. Onları korumak adına yaptığım onca şeyden sonra hemde.
Her ne kadar Park ailesi beni kabul etmiş olsa da kısa zamanda devlet benim parlak zekamı çeşitli yarışmalarda görmüş, yurt dışından dahi onlarca burs almaya başlamıştım.
Jimin'e olan minnettarlığımı ona her seferinde ders çalıştırarak ödemiştim. Fotoğrafik hafızam her ne kadar beni ileri taşısa da arkadaşımın benden geride kalmasına izin vermemiştim.
Onu sürekli ders çalışmaya zorlayarak hayatını ona zindan etmiş olsam da aynı üniversitede azminin başarısı ile o da benimle okuyordu.
Jimin'in ailesi maddi açıdan çok güçlü bir aile değildi. Busan'dan Seoul'e geldiğimizde öğrenci yurtlarında kalmayı denesek de ilk yılın sonunda atılmayı başarmıştık.
Bunu öngördüğümüzden ötürü hızlıca para biriktirmeye başlasak da harçlık ve bursumuz buna yetecek güçte değildi. Bu yüzden ortak bir eve çıkmaya karar vermiştik.
Altı kişi toplanarak çıktığımız ev fazla büyük olmasa da küçük de değildi. İki üst sınıfımızdan Jin ve Hoseok hyung, Jin hyungun sevgilisi Namjoon hyung ve Hoseok hyungun aşık olduğunu yeni yeni fark ettiğimiz hukuk fakültesinden Yoongi hyung ile mükemmel bir altılı olmuştuk.
Tabi bazen Jin hyung biraz delirebiliyordu..
Tam da şu anda olduğu gibi.
"Daha kaç kere bu kadar gürültü yapmamanız gerektiğini söyleyeceğim ben?!"
Namjoon hyung gülerek ayağa kalkmış, artık durmamız gerektiğini söyleyerek şarkıyı kapatırken karaoke mikrafonu ben ve Jimin'in elinde üzgün üzgün Jin hyunga bakıyorduk.
Yoongi hyung asla sesten etkilenmeden kitaptan dersini çalışırken şarkının kapanmasıyla bize bakarken transtan çıkmış gibiydi. Dalgın gözleri üzerimizde kısaca gezindikten sonra mırıldanması ile göz devirmeden edememiştim.
"Şu veletlerin sesine o kadar alıştım ki sessizlikte ders çalışamaz oldum."
Ayağa kalkarak aynı donuk ve umursamaz haliyle Hoseok'la ortak olan odasına gitmişti.
Jimin'in omzuna kolumu atarak konuşmuştum sadece dördümüzün duyacağı şekilde.
"Hoseok hyung bu kadar cıvıl cıvılken nasıl böyle birine kaptırdı kendimi anlayamadım. Aşk beni korkutuyor onları gördükçe."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NONE | taekook.
FanfictionTaehyung, arkadaş grubuyla çıktığı tatilde başına geleceklere hazırlıklı değildir. "Sen benim esirim değilsin Taehyung, onca imkan varken kalmak isteyen birisin."