Araba yolculuğumuz hepimizin ehliyetli olması sayesinde kısa sürmüştü. En sonunda arabalı vapurlara varmıştık. Jeju adasına varmak adına son düzlük olan yere geldiğimizde artık hepimize yoldan ötürü yüklenen bıkkınlık hissiyatı Hoseok'a hiç uğraşamamıştı.
Önceki hayatında uzun yol şoförü falan mıydı acaba?
"Neşelenin biraz ya. Otele gidince de uyumaya devam ederseniz Yoongi'ye davrandığınız gibi davranacağım size."
Ön tarafta şoför koltuğunun yanı iki kişilikti. Yoongi ise Hoseok'un tüm hareketliliğine rağmen omzunda uyuyordu. Arkada Jin, Namjoon ve Jimin oturuyordu ve onlar da uyuyordu.
Ben şoför koltuğunda arabayı sürsem de Hoseok hyung sayesinde ayaktaydım resmen.
Sıra beklemek fazlasıyla sıkıcıydı. Yarım saat daha geçtiğinde sıra gelmişti fakat totalde 3 saat beklemiştik.
Çalan şarkının sesi kısıktı, tamamen kapatarak arabayı yerleştirdiğim gibi Hoseok hyunga resmen götümü dönerek anında uyumuştum.
Ne kadar sürdü pek hafızamda değildi, feribot yaklaştığını işaret eden kornasını çaldığında uyanmıştım. Uyku mahmuru gözlerle etrafa bakarken Hoseok ve Yoongi hyungun sarmaş dolaş halleri aşırı hoşuma gitmişti.
Birkaç fotoğraf çekmiştim, daha sonrasında atardım Hoseok hyunga.
Feribotun yanaşması ve kapıların açılması ile kimseyi uyandırmamayı tercih ederek Namjoon hyungun ayarladığı otelin konumunu açtım. Feribottan indikten sonra otele sürerken sessiz sakin şarkı mırıldanıyordum. Bu sırada adanın manzarası beni benden almayı başarmıştı yeniden.
Her ne kadar kötü yıllarım olmuş olsa da Jimin ile okul gezilerinde buraya gelmek en güzel anılarıma ev sahipliği yapmıştı.
Geldiğimiz "ben pahalıyım" diye parıldayan otelin önüne arabayı park ederken herkes ufaktan da olsa uyanmıştı. Jimin kedi misali gerinirken Jin hyung Jimin'i kolları arasına almış bebek sever gibi seviyordu.
"Hyung sevgiline sarılsana ya."
"Sus bakayım sen bizim çocuğumuzsun." Jin hyungun anında cevap yapıştırıp arabadan inerken de omzuna kolunu atmaktan geri durmadığı Jimin bana 'yardım et' bakışları atarken Jin hyungun tatlı gazabından kurtulunamadığını bildiğimden hiç oralı olmadan valiz niteliğindeki sırt çantamı yüklenerek Hoseok ve Yoongi hyungun peşine takıldım. Resepsiyon işlerini halletmemizle, daha doğrusu halledememizle oda anahtarlarımızın verilmesi bir olmuştu.
"Kim bu sikik düzeni planladı?" Yoongi hyungun anahtarlara bakarak sorduğu soru ile Namjoon hyung anahtarları elinden almıştı.
"Beğenmiyorsan sen yaz sezonunun başında plan yapıp en iyi otelde oda bul, uyumaktan vakit bulamıyorsun. Dersleri nasıl geçiyorsun aklım almıyor." hayıflanarak kurduğu son cümlesi ile Yoongi hyung sinirle bir şeyler söyleyecekken araya girmiştim hızlıca.
"Tamam beyler sinirlenmeyin artık. Üçlü odada Namjoon, Jin hyung ve Jimin kalır. Zaten çocuk gibi görüyorlar Jimin'i. Anladığım kadarıyla tek kişilik yatağın odası ayrıymış zaten. Hoseok ve Yoongi hyung siz de birlikte kalırsınız. Ben tek odayı alırım. Zaten hepiniz çift çift kalacaksınız. Jimin eğer beğenmezsen yer değişiriz."
"Ben onlarla kalmam inlemeleri arasında nasıl uyuyacağım lan?" dediğiyle Namjoon hyung öksürürken Jin hyung, sırtını sıvazlayarak sert bakışlarını Jimin'e yollamıştı.
"En prestijli odadan mahrum kalmak istiyorsan sen bilirsin. Taehyung senin aksine daha uyumlu ve saygılı." dediğiyle Jimin'in aniden kulakları dikilen kedi misali onlara dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NONE | taekook.
FanfictionTaehyung, arkadaş grubuyla çıktığı tatilde başına geleceklere hazırlıklı değildir. "Sen benim esirim değilsin Taehyung, onca imkan varken kalmak isteyen birisin."