-
-5.
PARABATAİ BAĞIBirbirinden iki ayrı tür kafa kafa vermiş dostlarını kurtarmak için gece yarısı yola koyulmuşlardı. Birçok konuda farklılardı. Bir vampir ve kurt ne olursa olsun anlaşamazdı. Ama onlar değil. Onlar kalplerine halat atıp birbirine düğümleyerek kimsenin aşamayacağı bir bağ oluşturmuşlardı.
Türleri ya da kim olduklarıyla ilgilenmiyorlardı onlar. Yalnızca kalplerindeki saf sevgiyle ilgilydiler ve şimdi gevşemiş o düğümü güçlendirmek için can dostlarına doğru gidiyorlardı.
Günlerdir eksik hissediyordu hepsi. Donuk kalplerinde bir boşluk vardı tamamlanmayan. Gittikçe öfkeli hâle getiriyordu onları fakat her şeye rağmen ayakta durmaya devam ediyorlar ve pes etmeden jungkook için yapabilecek bir şey arıyorlardı.
ve en azından iyi olduğunu öğrenmeleri için bir yol bulmuşlardı. Ağaçların dikenlerini umursamadan hızlı hızlı yürüyorlar çıt bile çıkarmıyorlardı. Soğuk havaya karışan tek ses yere dökülmüş yaprakların ve kırık odun parçalarının sesiydi.
Jin boynunda sallanan tılsımı tutarak kısacık bir an gözlerini yumdu. Onun iyi olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı ve bu ihtiyaç öyle büyüktü ki kana susamış gibi hissediyordu.
Tılsımı avucu içine hapsederken onu ilk kez boynuna geçirdiği o ana gitti.
Henüz 9 yaşlarındaydı daha o zamanlar bile kocaman bir sevgiyle bağlılardı jungkook ile.
Her vampirin bir parabataisi olurdu. Jin her zaman biriyle o bağa sahip olmak istemişti. Ve tanrı karşısına jungkooku çıkarmıştı. Akılları belki ufacıktı ama sevgileri büyüktü o yüzden bir an bile düşünmeden onunla parabatai olmuştu.O tılsım boynuna asıldığı an ona layık olmak için elinden ne geliyorsa yaptı. Fakat bazen o kadar da layık olamadığını düşünüyordu. Jungkook bunu duysaydı kafasına bir tane geçirir ve saçmalamamasını söylerdi.
Bu düşünceler yüzünde ufak bir tebessüme ev sahipliği yaparken kendine dönen bakışlardan bihaberdi.
"Neye gülümsüyorsun öyle?"
Namjoon konuşarak gözlerinin kendisine dönmesini sağladığında jin omuz silkerek mırıldandı.
"Parabatai olduğumuz gün geldi aklıma"
"Onu kurtaracağız" diyerek tebbesümü kırılan oğlanı kendine çekti. "Merak etme"
"Biliyorum kurtaracağız" sessiz fısıltısı geceye karıştığında derin bir nefes alıp verdi.
Karanlık gökyüzünü iyice ele geçirdiğinde adımları yavaşlamış tüm ihtişamıyla gözleri boyayan binanın önünde durmuşlardı.
Her taraf zırhlı askerlerle doluydu. Koca binanın ardında neler döndüğünü bilmeden canı pahasına koruyorlardı.