seoul summer festival / minsung

seoul summer festival

Uyarılar:

Okuyacağınız bu hikaye cinsellik içermektedir.

•••

pencereden gelen güneş ışıkları yüzüne vurduğunda mızmızlanarak diğer tarafa döndü, uyanmak istemiyordu.

ama isteğinin aksine telefonu çaldığında homurdanarak kimin aradığına baktı, ekranda "lixie" yazısını gördüğünde gözlerini devirerek aramayı açtıktan sonra hoparlöre aldı.

"efendim lix?"

"öncelikle günaydın sungie, nasılsın?"

"günaydın, iyi sanırım, daha yeni uyandım. Sen nasılsın?"

yataktan kalkıp dolabın önüne geldi ve gözlerini ovalayarak tişört ve eşofman aldı, bir yandan da arkadaşının azarlamasını dinliyordu.

"bu saatte mi kalkılır? erken yat erken kalk işte, yok, dinlemiyorsun ki beni. anca baykuşlar gibi geceleri otur gündüzleri yat."

"ya abartma işte! sabah sabah seni mi dinleyeyim? niye aramıştın onu söyle."

"hiç iyi bir arkadaş değilsin." felix homurdandığında gülerek üstünü değişti, onu kızdırmaya bayılıyordu. "neyse, bugün festival var, geleceksin değil mi?"

"hayır, düşünmüyorum. çok kalabalık oluyor.."

sızlanarak yatağını düzeltti ve telefonu aldıktan sonra mutfağa ilerledi.

"ya gel işte! hem bizimkiler de olacak, eğleniriz. fena mı olur?"

dolaba bakınırken gözlerini devirdi ve felix'i ikna etmeye çalıştı. "çok gürültülü ve kalabalık oluyor lix, böyle şeylerden hoşlanmadığımı biliyorsun."

dünden kalan yemeği aldıktan sonra ocağa koydu, altını yaktıktan sonra tabak ve çatal çıkardı.

"ya bak biraz gezer, yiyecek içecek alıp yakınındaki açık alana gideriz. hem orada kimse olmuyor. seungmin'in sevgilisi ve arkadaşı da gelecek, chan ile zaten az buluşuyoruz, fırsatını bulmuşken gel işte."

"of tamam, sırf chan geliyor diye geleceğim. şu arkadaşı kim peki?"

ocağın üstündeki yemek ısındığında tabağa döktü ve masaya oturdu, telefonu da yanına bıraktı.

"pek bir şey bilmiyorum ama alfaymış, çalıştığı yerdeki arkadaşıymış. chan ortam yapmasını istediği için bizimle buluşturacakmış."

"adam bizi görse arkasına bakmadan kaçar ama.." söylene söylene yemeği yemeye başladı, arkadaş ortamları biraz garipti. deli doluydular fazlasıyla.

"sanmıyorum ya, chan'ın bi' bildiği vardır eminim."

"öyledir."

yemeğini yemeye devam etti, son lokmayı ağzına koyduğunda tekrar konuştu telefona.

"saat kaçtaydı festival?"