İnto The İland

8 1 21
                                    

Zico: Aralarında bir kız mı var?

Bang Si Hyuk: O Park Haneul, gerçekten çok yetenekli.

Rain: Ah onu tanıyorum. Eskiden İz*one grubundaydı, BlackPink üyesi Rosé'nin kardeşi değil mi?

Bang Si Hyuk: Evet öyle.

Zico: Gerçekten çok güzel.

Rain: Onu bir kız grubu yarışmasına sokmak daha iyi olmaz mıydı?

Bang Si Hyuk: Dediğim gibi Haneul yetenekli biri, her konsepte kolayca uyum sağlayabiliyor. Bu yüzden onu karma bir grupta değerlendirmek istedim. Nasıl olacağını merak ediyorum.

Rain: Ah anladım.

Önümdeki kocaman binaya bakarken gözlerim büyüdü.

"Woah, kocaman!" Diye kendi kendime konuştum, bina ciddi anlamda kocamandı kendimi küçücük hissetmiştim. Adımlarımı durdurmadan binaya yürüdüm. Önüme siyah bir duvar çıktı.

"Bu ne? İçeriye nereden gireceğim?" Kafamın üstünde duran kameraya baktım.

"annyeonghaseyo?" Kapı bir anda üstüme doğru açılınca şok oldum. "Ah! Ah!"

Yapımcılar gülüyor.

Zico: Gerçekten çok tatlı.

Rain: Gerçekten öyle.

Üstüme açılan kapıya pis bir bakış attım. Kapı iki tarafı boşluk kalacak şekilde ortadan açılmıştı.

"Buradan mı gireceğim? Bu ürkütücü." Kapıdan geçtim. Kapı arkamdan kapanınca ürperdim önüme çıkan koridoru takip ettim ve bana bakan bir sürü oğlanla karşılaştım.

"Bir kız mı var?"

"Bu Haneul değil mi?"

"Woah, Park Haneul bu!"

"Neden burada bir kız var?"

Oğlanlar hep bir ağızdan konuştuğu için konuşmalarının çoğunu anlayamamıştım, aralarında beni tanıyanlar olduğunu görünce utanmıştım. Eğilerek selam verdim.

"annyeonghaseyo" oğlanlar aynı şekilde selam verdi. Üstünde durduğum sahne bir anda hareket edince kaşlarım havalandı. Önce üstüme açılan kapı şimdi de bu muydu cidden.

"Ya bu tepki neydi?"

"Nasıl hiç şaşırmadı?"

"Gerçekten tepki vermedi."

Oğlanların biraz dramatik olduğunu düşünmeden edemedim. Sahneden çıkıp en uçtaki koltuğa oturdum ve yanımdaki pembe tişörtlü çocuğa selam verdim.

Çocuklardan bazılarının benim fısıldaştığını duyabiliyorum, duymamış gibi davranmaya karar verdim ve yüzümü ifadesiz tuttum.

Birden yüksek sesli bir alarm çaldı ve herkesi korkuttu istemsizce gerilmiştim. Ardından dış ses konuşmaya başladı

"Sevgili 24 aday, hoş geldiniz. Burası I-LAND sahnesi ve burası sizin yeteneğinizi kanıtlamanız için yer olacak. Kapıyı geçince, I-LAND adlı, yalnızca hayallerimizde var olan bilinmeyen yeri göreceksiniz."

Gerçekten iyi para harcamışlardı, burası böyleyse İland'in içini düşünemiyordum bile.

"Ancak hepiniz giremezsiniz." Ses bunu söyledikten sonra istemsizce kaşlarımı çattım. Duvardaki 13 yazısına baktım. Sanırım sadece 13 kişi girebilecekti.

"Ancak 24 kişinin tamamı giremez. I-LAND'in kapasitesi sadece 13 kişidir. Bu 13 kişiye karar verme yetkisi size bağlıdır ve I-LAND'daki her kader de sizin elinizdedir."

Let Me İn / İland || nestwonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin