Çok eski zamanlarda ejderhalar ve insanların beraber yaşadıkları, huzur ve barışın hakim olduğu topraklarda başladı hikaye.
Her insanın kendisine ait bir ejderhası olurdu. Çoğunlukla ejderhalar ve binicileri birbirlerinin özelliklerini taşırdı. Kibar bir ejderhanın binicisi küstah olamazdı. Veya burnu havada bir ejderhanın da nazik bir binicisi olmazdı. Birbirlerine ayna tutarlardı.
Saray ve köylü halkı ayrı yaşarlardı. Saray her zaman söylenenler gibi geniş, ferah, lüks içerisinde, altınlarla doluydu. Halk ise daha basit, sıradan, sakin hayatlar yaşarlardı. Yine de arada bir düşmanlık veya kin yoktu. Kraliyet ailesi her zaman halkını selamlar, özel davetler düzenler, hediyeler dağıtır, halkın şikayetlerine kulak verir, sarayda bulunan altınları kendileri için değil daima halk için kullanırlardı. Halk bu sebeple kralı sever ve saygı duyardı.
Bu köyde bir de halkın çok sevdiği, büyülerle ilgilenen, ejderhaların tedavisinde her zaman ön planda olan bir genç vardı. Söylenenlere göre bu genç doğduğu zaman ejderhalar tarafından bulunmuştu. Oldukça sessiz, tatlı bir bebekti. Bebek geldiği gün saraya haber verilmişti. Saray halkı bebek ile ne yapmaları gerektiğini tartıştıkları sırada ejderhalar bebeğin etrafını çevrelemiş ve garip bir şekilde aralarında anlaşma varmış gibi bebeğin önünde eğilmişlerdi. Saray böylelikle bebeği kabul etmiş, aralarına almıştı. Fakat ejderhalar bebeğin sarayda kalmasına izin vermeyip köyde, yaşlı bir kadının ellerine vermişlerdi.
Kadın bebeğin ismine Seungmin koymuştu. Öyle yaşlı bir kadındı ki bazen bebeği beslemeyi 1 haftayı aşkın süre unuturdu. Fakat Seungmin o 1 hafta boyunca hiç yemek yememesine, su içmemesine rağmen bundan etkilenmiş gibi durmazdı. Köşesinde oturur, camdan dışarıyı izler, ejderhaları gözlemlerdi. Ejderhalar her gün Seungmin'i ziyaret eder, ona bolca şefkat ve ilgi gösterirlerdi.
Yaşlı kadın, Seungmin 10 yaşına geldiği zaman hayatını kaybetti. Yaşlı kadının evi tamamen Seungmin'e ait olmuş oldu.
Zamanla ev kitaplarla dolup taşmaya başladı. Seungmin sürekli olarak ejderhaları araştırıyor zayıf yönlerini, güçlü yönlerini, iyi veya kötü gelen her şeyi notlara döküyordu. Kimi zaman uzaklara gidiyor, aylarca gelmiyordu. Geldiği zaman ise bir çok yeni bilgi ve haritalarla dönüyordu. Çizim yeteneği doğuştan bahşedilmiş gibiydi.
Bütün halkın birer ejderhası varken Seungmin'in kendisine ait bir ejderhası yoktu. Çünkü bütün ejderhalar aslında Seungmin'e bağlıydı. Bunu halk her zaman fark ediyordu. Seungmin'e karşı birisi en ufak haksızlıkta bulunsa veya biraz olsun sesini yükseltmeye kalksa köyün bütün ejderhaları öfkeleniyor ve savunma pozisyonu alıyorlardı. Saray halkı bunu bilmiyordu.
Seungmin, saray halkı için görünmezdi. Hiçbir etkinliğe katılmaz, evinde kalmayı tercih ederdi. Saray ile bir problemi yoktu, tanışma zahmetine de hiçbir zaman girmemişti. Fakat her toplanmada halkın gözü Seungmin'i arar, krala ve ailesine ondan bahsederlerdi. Kral Seungmin'i epey merak ediyor olsa bile kişisel alanına saygı duyduğu için onu zorla çağırmak veya yanına gitmek istemezdi. Eğer tanışmak isteseydi mutlaka davete gelirdi diye düşünürdü.
Seungmin yine her sabah olduğu gibi erken saatlerde yataktan kalktı. Güneş yeni doğuyordu. Evinden çıkıp biraz temiz hava almak ve ejderhalarla ilgilenmek için köyü gezmeye başladı. Seungmin pek konuşkan bir yapısı olan birisi değildi. Çoğunlukla konuşmaz, fazla düşünürdü. Yine de halk onu severdi. Görenler içtenlikle selam verir, günaydınlar dilerdi.
"Hey Seungmin, günaydın! Nasıl gidiyor?"
Seungmin sesin geldiği yöne doğru baktı. Gördüğü kişi Changbin'di. Changbin köyün en tatlı insanlarından birisiydi. Şirinlik yapmayı çok severdi. İnsanları güldürmek onun hayat amacı gibiydi. Kendisi gibi ejderhası da öyle sevgi doluydu. Yüzünden gülümseme eksik olmasa da fazlasıyla sesli bir kişiliğe sahipti. Bazen onun sesinden kendinizi duyamazdınız. Oldukça hareketli bir kişiliği vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Kuğu'cuğum. // ChanMin
FanfictionSeungmin hayatının büyük bir bölümünü köylülerin arasında, sessiz ve sakin birisi olarak geçirdi.