Bugün ilk defa saraya gidecekti Seungmin. Aslında zaten kendisini takip edenin kim olduğunu öğrenmişti fakat nedenini bilmiyordu. Ayrıca kralla konuşması gereken konulardan uzun bir liste hazırlamıştı.
Güzelce yıkanıp dün gece aldığı takım elbiseyi giyindi. Saçlarını özenle tarayıp dik bir duruş sergiledi aynaya. Herkesi kıskandıracak bir yakışıklılığı vardı genç adamın. Cildi oldukça parlak ve temizdi.
Gün boyu evden çıkmamış, hemen hemen saraya toplanma saatlerini beklemişti. Kralın küçük oğlu Jeongin'in doğum günü partisi olacağını hatırlamıştı. Biraz düşününce eli boş gitmesinin kabalık olacağını anlamıştı. Fakat ne hediye etmesi gerektiğini bilemiyordu. Bahçesine çıkıp çiçeklere göz gezdirdi. Normal bir insanın bakışıyla bakacak olursak evet cidden normal çiçeklerdi.
Seungmin bahçenin ortasına varıp mavi gerbera çiçeklerinden birisinin yanında dizlerini büktü. Elleriyle mavi gerberanın yapraklarını okşamaya başladığı zaman küçük, mavi ışıltılar çıkmaya başladı. Çiçeğin etrafında süzülüp minik yıldız pırıltıları bırakıyordu. Seungmin büyük bir özen ile çiçeği toprağından ayırdı. Bir saksının içine ve ardından da yuvarlak, hava geçirmeyeceğinden emin olduğu, çiçeğin kırılmasını önleyecek bir camdan fanusun içine koydu.
İnsanların yavaş yavaş saraya ilerlediğini gördüğü zaman çiçeği dikkatle eline aldı. Üzerini minik bir örtü ile kapattı. Evinden çıkıp diğer insanlar ile birlikte saraya ilerlemeye başladı.
Seungmin'i gören insanlar şaşırıyor, yakışıklılığı ile hayran hayran bakıyorlardı. Köyün evlenme yaşı gelmiş genç kızları kendi aralarında Seungmin'e bakarak gülüşüyor, birbirlerini ittiriyorlardı.
Nihayetinde saraya geldikleri zaman Changbin kalabalığın içerisinden Seungmin'i gördü. Seungmin ne yapacağından emin olamayacak etrafına saf saf bakınıyordu.
"Seungmin? Geleceğini düşünmemiştim. Ne kadar güzel bir sürpriz. Hoş geldin. Benimle birlikte gelmek ister misin?"
"Tabi hyung. Teşekkür ederim."
"Rica ederim, gel şöyle."
Changbin elini Seungmin'in omzuna koyup kendi oturduğu masaya doğru ilerledi. Hemen karşısına Seungmin'i oturtup heyecanla konuştu.
"Normalde hiç katılmazdın. Şimdi ne değiştirdi fikrini?"
"Kralla konuşmam gereken sorunlar vardı sadece."
Changbin, Seungmin'in kucağında tuttuğu hediyeyi görüp gülümsedi.
"Ne hediye aldın?"
"Almadım."
"Kucağındaki ne o zaman?"
"Hediye."
"E hediye almadım dedin?"
"Almadım zaten."
"Kucağındaki hediye kimin?"
"Bay Jeongin'e."
"Tamam işte hediye almışsın. Dalga mı geçiyorsun sen benimle?"
"Hediye almadım hyung. Hediyeyi kendim yaptım."
"Ne yaptın o halde?"
"Mavi gerbera."
Changbin bu kez gülerek baktı Seungmin'e.
"İyi de Prens Jeongin'in çiçeklere alerjisi var."
"Bu normal bir çiçek değil Changbin hyung."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Kuğu'cuğum. // ChanMin
FanfictionSeungmin hayatının büyük bir bölümünü köylülerin arasında, sessiz ve sakin birisi olarak geçirdi.