semih annesinin hazırladığı iki poşetle yürürken içindekileri dökmemek adına sallanmamaya ekstra özen gösteriyordu. abileriyle belirledikleri ortak alana, yani merihin evinin önüne, yaklaşmaya başladığında herkesin çoktan geldiğini gördü.
art arda park edilmiş üç arabanın bagajları açıkken herkes oturacakları yeri ayarlamaya çalışıyordu, ortama hakim olan tek şey kargaşaydı.
öylesine göz attığında gördükleriyle gülmemek için kendini tutmuştu.
altay kendi arabasına yaslanmış karşısındaki keremle sohbet ediyor, en azından deniyordu, çünkü mert hakan onları rahat bırakmamaya yemin etmiş gibi aralarına girip sohbeti bölüyordu.
merih her zaman yaptığı gibi hakanı kolunun altına almış bir şeyler konuşuyor, mustafa ise ferdiyle birlikte merihin bagajına yerleştirdikleri eşyaları kontrol ediyordu. ferdinin mustafayı delirtmesi dışında sorunları yok gibi duruyordu.
gözleri en sonunda istediği kişiyi bulduğunda adımlarını yavaşlattı. barış karşısında duran ardaya sinirli ifadesiyle bakarken arda hararetli bir şekilde konuşuyor ve arada arkasında yetim gibi duran kenanı işaret ediyordu. can ise tiyatro izlermiş gibi ardanın çabasını barışın arabasına yaslanarak izliyordu.
sonunda ortama girdiğinde ardanın gözleri hissetmiş gibi anında kendisine döndü. hızlı adımlarla yaklaşan ardanın kendisini çekiştireceğini ön görerek elindeki poşetleri kaldırdı ve yüzü gergin olan çocuğa uyarıda bulundu.
"sakın çekme, poşetler var, ananı sikerim."
kibar uyarısına karşılık sadece göz deviren arda yanına geçerken söylenmeye başladı.
"abim delirtecek beni. diyorum ki kenan bizimle gelsin nolacak zaten araba bol. altay abi, kerem ve mert hakan abiyi aldı. merih abim desen hakan abiyi, ferdi abiyi bir de mustafayı aldı. geriye biz kalıyoruz, inatla almam ben o almanı diyor. alsa da yanıma oturtturmazmış. dün kızmadı demiştim ya ağzıma sıçsınlar, demek ki bugünü bekliyormuş. manyak herif."
nefessiz konuşması ve komik anlatımı semihe kahkaha attırdı. arda bir şey demesini beklerken barışın arabasına yaklaştı ve dikkatlice poşetleri bagaja yerleştirdi.
"ben hallederim ardam, takma sen."
arda istediği cevabı almanın mutluluğuyla semihe atıldı ve yanağına sulu öpücükler bıraktı. semih gülerek kendini çekti ve geriye çekilip bagajı kapattı.
arda kenanın yanına döndüğünde can semihe baş selamı verip onlara katıldı. barış üçlü gruba ilerleyecekken semih hızlıca önüne geçti. ellerini bilerek çakma sarının göğsüne attı ve şirin bir gülümseme takındı.
"selam barış abi!"
barış çocuğun geldiğini yeni fark ettiğinden hazırlıksız yakalanmıştı, gözleri hafifçe açıldığında odak noktası sarının mavi gözlerinden sonra göğsüne koyduğu elleri oldu. barış semihe temas etmeye alışıktı, utanmaz arlanmaz bir adamdı. ama semih ona çok fazla temas etmezdi. bu yüzden anlık gelişen durum yutkunmasına neden oldu.
kendini dizginledikten sonra sakin bir gülümsemeyle tekrar önündeki maviliklere döndü. aklı tamamen arda ve kenandan uzaklaşmıştı.
"hoş geldin sarı, seni almama izin verseydin daha hızlı gelirdin."
barış sabah semihi yol üstü almayı teklif etse de semih biraz yürümek istediği için onu reddetmişti, olayı vurguladığında semih yavaşça ellerini çekti.