1

8 1 0
                                    

"İspanyol Kraliyet ailesinin son varisi olan Kral 4. Flip, kraliyet konağına yapılan askeri darbe ile tahttan indirildi. Kral ve kraliyet ailesi sürgüne gönderilirken ordu yönetimi eline aldı. "  Gazetedeki manşeti yüksek sesle okuyup yan koltukta sigarasını tüttüren partnerime baktım.  " Isabelle de Valois bunu duyduğuna üzülmüştür, ona ne kadar hayrandı." Sigarasını tablasına bırakıp söylediği şeyle güldüm. 

" Ama biliyorsun, Heeseung, bu bizim için parlama vakti demek. Yeni kimliğini aldın mı?" Kafasını 'evet' anlamında sallamasıyla onun gibi çekmeceden bir sigara aldım ve yaktım ucunu. Sigarayı dudaklarıma götürmeden önce, " Paul ile konuşmayı unutma." dedim ve sigarayla birlikte çıktım evden. 

Garde du Corps, kralın kişisel koruma birimi, binasına girdiğimde beni selamlayan birkaç güvenliğe aynı şekilde karşılık verip 3. kata çıktım. Uzun koridoru söverek çıktıktan sonra tanıdık kapıyı çalmadan açtım. 

" Kapı çalma adabın yok mu senin?" Gülerek çalışma masasının önündeki koltuklardan birine attım kendimi. " Yeni mi öğreniyorsun?" 

" Uzatma Violéta, yanıma gel de planımızı anlatabileyim." 

" Violéta mı?" Yüzümü buruşturdum istemsizce. " Adımı da mı unuttun hayırdır?" Bu dediğime gülüp önündeki kağıdı işaret ettiğinde yerimden kalkmadan çenemi çalışma masasına koydum. " Kardeşin bugün çok yorgun. Buradan anlat." Gözlerini devirip  defteri göz hizama getirdiğinde gülümsedim. 

" İspanya  Kraliyet Mahkemesi, Genel Sekreterlik görevinde başarılar Violéta de Guzmán." Alıştırmadan söylediği şeyle küçük çaplı bir şoka girdiğim için çenemi masaya vurmuş, acıdığı için elimle ovalarken, " Ne demek kraliyet mahkemesi, ne demek genel sekreterlik? Neyden bahsediyorsun sen?" dedim telaşla. 

" Öncelikle sakin ol." dedi masanın üzerindeki su bardağını bana doğru iterken. Bardağı elime alıp suyu diklerken beni izlediğini hissedebiliyordum. " Sakin misin?" Kafamı salladım evet anlamında. 

" Buraya bak." dedi eliyle önündeki defterde yazanları işaret ederek. " Görüyor musun? " Sabah okuduğum gazete manşetinin bir kopyasının deftere yapıştırılmış olduğunu görünce anladım olayı. Pek anladım denemez tabii yine de. "Gördüm, de ne demek istiyorsun?" 

Defterin sayfalarını çevirerek bir sürü sayının olduğu bir sayfaya geldi. Eliyle tabloyu gösterdikten sonra, " Eski kraliyet mahkemesi genel sekreteri sağcı olduğu gerekçesiyle giyotine girdi." dedi. Giyotini duymamla 'Ciddi misin?' der gibi ona bakmam bir olmuştu. " Yani, 20 yıllık kraliyet mahkemesi sekreterinin kafasını kesenler benim Fransız olduğumu anlarsa bana ne yaparlar düşünebiliyor musun?" 

" Fransa'nın en iyi kadın ajanı yakalanmaktan mı korkuyor?" demesiyle güldüm. " Kaç tane kadın ajan var zaten? Her neyse, Fransa en iyi ajanının hayatını tehlikeye atması için yüklü bir miktar hazırlamıştır umarım." 

" İşte bildiğim Viola." dedi gıcık bir tonda. Ardından çalışma masasının çekmecesinden bir torba çıkarıp önüme fırlattı. " Nazik ol."

Torbanın içine bakıp tatmin olduğumu belli eden birkaç ses çıkardıktan sonra önüme döndüm. " Kimliğimi hazırla." dediğimde sırıtıp zaten hazır olduğunu söyledi. Buna karşın kaşlarımı çatıp, " Bu görevi ne zamandır planlıyorsun?" diye sordum. 

" İspanya'nın çöküşünü mü? Bunu kralın son varisinden anlayabilirsin Viola." 

" Çöküş?" Kafasını onaylar anlamda sallayıp gerisine kafamı sokmamamı söyledi. Diktatör kralla bir ilgisi olup olmadığını da merak ediyordum. " Genel sekreter olmak biraz büyük bir iş değil mi?" diye sordum ağzından laf almak için. Defterini kontrol ediyordu o sırada. Umursamayınca direkt sordum sorumu. 

boom, park sunghoon.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin