Hasta geçirdiğim günden sonra yeniden şirkete dönmüştüm çalışmak için. Yeni yıla hasta olarak girmek ne kadar hoştu bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda Bay Lee'yi yanı başımda görmek beni cidden evimdeymişim gibi hissettirmişti.
Bilgisayarda çalışırken molamda telefonumu açmış ve Bay Lee'nin rızası olmadan çektiğim fotoğraflara baktım. Gülümsedim içtenlikle. Bu doğru muydu bilmiyordum. Birine bu kadar değer vermek ve onu bu kadar sevmek doğru muydu? Özellikle bu kişi benim iş arkadaşımdı.. Oh hayır, o cidden bundan fazlasıydı.
Çıkışta, saat on buçuk gibi ben yurda geçerken şirketin lobisinde Bay Lee'yi gördüm. Nedensiz bir şekilde sırtımdaki ağır çanta ile ona doğru yürümeye başladım. Ancak yanına bir kız geçti. O olduğum yere çivilenmeme sebep olmuştu. Belki de onları rahatsız etmemeliydim.
Arkamı dönüp çıkışa doğru ilerledim. Yurda geçtiğimde kendimi yatağa attım ve biraz sosyal medyada dolaştım. O sırada izlediğim video durdu ve telefonum çalmaya başladı. Arayan Bay Lee'ydi. Düşünmeden telefonu açıp sırtüstü yatağıma uzandım ve tavanı seyretmeye başladım. "Bay Lee?"
"Nasıl oldun?"
"Gayet iyiyim. Ben yurda geleli on beş dakika olmamıştır."
"Hasta olduktan hemen sonra bu kadar çalışman doğru değil."
"Sorun değil."
"Öyle, dediğimi yap bir dahaki sefere."
"Tamam, yaparım." Bir sessizlik oluştu. "Bir soru sorabilir miyim?"
"Genelde sormazdın bunu. Sorabilirsin elbette."
İlk söylediği cümle ile altdudağımı ısırdım. Haklıydı. Heyecanlanmıştım sanırım. "Siz değer verdiğiniz insanları nasıl seçersiniz? Onlara neden değer verirsiniz?"
Birkaç saniye sessizlikten sonra yavaş bir şekilde konuşmaya başladı. "Bana karşı tavır ve hareketlerinden, benim için feda ettiklerinden ona verdiğim değeri belirlerim. Ah.. Bir de hislerim var elbette. Neden sordun?"
"Bir saniye.. Lee Know iken.. aynı şeyi yapıyor musunuz?"
"Tam olarak değil. Hatta yapmam. Ama.. Senin yüzünden kuralları çiğniyorum." Güldü. "Yani.. Aslında Lee Know olarak yakın olduğum biri yok."
"Tek ben mi varım yani?"
"Hm.. Evet. Keşke benimle diğer kişiliğimle tanışsaydın. Her şey daha kolay olurdu."
"A-ah.. Niye öyle dediniz?"
"Sonsuza dek bu kadar yakın olmayacağız çünkü. İşlerimiz ayrıldığı zaman seni görmeyeceğim."
"İşlerimiz neden ayrılsın ki?"
"Hayat gereği Seungmin."
"Ben sizi bırakmak istemiyorum."
Sessizleşti. Yavaş bir şekilde konuşmaya devam etti. "Bu benim elimde olan bir şey değil. Zaman geçtikçe bunu sende fark edeceksin."
"O zaman gerçek hayatta tanışayım sizinle."
"Ah Seungmin, o gün bir gelsin. Senin isteğini o zaman ben yine sorarım. Rahat ol sen. Geleceği şimdi düşünme, şu anı yaşa."
"O zaman bu zamanımızda yakın olabildiğimiz kadar yakın olalım. Madem sizi kaybedeceğim.. Ben bu zamanlarımı dolu geçirmek istiyorum."
Yeniden sessizleşti. "Olabildiğimiz kadar yakınız. Başka kimse ile bu kadar yakın olmadım ben, nasıl bir yakınlıktan bahsediyorsun?"
"Yüzünüzü görmek istiyorum, sizi tanıyayım Bay Lee."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maybe - minmin
FanfictionUzun zamandır beraber çalışan iki disiplinli ve başarılı ajan yanlış olduğunu bilseler bile gözlerini kör eden aşkın esiri olmuşlardı. - tamamlandı - minmin - aksiyon, romantik - düzyazı, texting - şiddet 090724 150924