31

1.5K 268 273
                                    

Yorum sınırı 300

.

Jeon Jungkook

Gözlerimi umursamazca yazılarla dolu kağıtta gezdirirken tek istediğim bir anca önce bütün maddeleri okuyup hızlı bir imza ile işimi bitirmek ve minik ailemle vakit geçirmekti.

Yeona'nın derin uykuya daldığı kısa zaman dilimlerinden birindeydik. Taehyung tatlı bir şeyler yapmak istediğini söyleyerek mutfağa girince ben de aciliyeti olan dosyalardan birini almış, salonda mışıl mışıl uyuyan kızımın yanında okumaya başlamıştım.

Okudukça içimdeki bunaltı hissinin katlanarak artması dışında hiçbir sorun yoktu.

Şirketle alakalı tüm işleri babam ve abime devretmiş olsam bile bazı büyük şeyleri benim de gözden geçirmem gerektiğini düşünüyorlardı. Ben gerek olmadığını söylemiştim ama dinleyen yoktu. Eninde sonunda Soobin kapıda, elindeki dosyalarla beliriyordu ve reddetme şansım olmuyordu.

"Anasının..." diye homurdanarak okumaya bir son verdim ve son sayfanın sağ alt köşesine, adımın altına imzamı attım. Tam da bu sırada Taehyung'un salona girmesi beni keyiflendirdi.

Elindeki çatalda duran kremalı, çilekli ve kekli şeyi direkt ağzıma soktu.

Henüz ben ne olduğunu anlayamadan kocaman açtığı ve parlayan gözleriyle "Nasıl olmuş?" dediğinde birkaç çiğneyişin ardından yutkundum.

"Mükemmel, bebeğim benim. Gel buraya."

Çatalı bir kenara bırakmasını sağlayıp onu kucağıma çektiğimde kıkırdayarak bacaklarıma tırmandı. Belini tutarak biraz daha azalttım bedenlerimiz arasındaki mesafeyi.

Narin elleri yanaklarıma çıktığında dudağımın kenarını sildi parmağıyla. Sanırım krema bulaşmıştı.

Parmağını yalayıp "Mhmm..." diye mırıldanışını izlerken yutkundum istemsizce. O karşımda kusursuz güzelliğiyle durdukça kendime hakim olmak çok zordu. Hem de böyle şeyler yapıyorken...

"Aslında canım limonlu kek istiyordu ama sonra sanki... Hamileyken aşerdiğim zamanlar gibi çilekli pasta istedim! O yüzden bundan yaptım. Beğendin mi gerçekten?"

Onun tatlı tatlı açıklama yapışına karşı kalbim duracak sandım. "Taehyung..." derken tek elim ensesine çıktı, kafasını biraz eğmesini sağladım. "Beğenmek doğru kelime değil. Bayıldım."

Etrafını saran feromonlarım ve ses tonumun yarattığı anlık heyecanla dudaklarını aralamasını fırsat bilerek kendi dudaklarımla doldurdum o küçük boşluğu. Sıcacık, baldan tatlı dudaklarına birkaç öpücük kondurduktan sonra geri çekildim yüz ifadesini görmek için.

Öptükten sonra onu izlemeyi çok seviyordum. Her zamanki gibi yanakları ufaktan kızarmaya başlıyordu. Ancak hâlâ beni öpmek istediğinden utancını görmezden gelerek kucağıma sürtündü hafifçe.

Yeniden dudaklarımızı birleştirdim istediğini yaparak. Bir yandan da hâlâ belinde duran elimle önlüğünün ipini çözerek bedeninden kurtarmıştım.

Üzerinde yine benim tişörtlerimden biri vardı. Bu tişörtler ona o kadar yakışıyordu ki artık bunları tek giyme sebebim onun için üzerine koku bırakmaktı.

poison of the deltaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin