¹³

113 16 23
                                    

duzyazi zorladi
___

evin yakınlarına park ettiği motorundan uzaklaşırken elini şimdiden hızlanan kalbine koydu minho, defalarca farklı mekanlarda hayal ettiği gün gelmişti sonunda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

evin yakınlarına park ettiği motorundan uzaklaşırken elini şimdiden hızlanan kalbine koydu minho, defalarca farklı mekanlarda hayal ettiği gün gelmişti sonunda. önce iki katlı evi turladı gözleri, kapıya yönelirken stresini yatıştırmaya çalışarak zile bastı. saatler gibi gelen saniyelerin ardından kahve saçlı oğlanla karşı karşıya gelmeleri ve şaşkınca bakışmaları bitince kollarını düşlediği bele dolamıştı. ikisi de hayatının en sıkı sarılmasını yaşarken birbirlerini daha fazla sardılar, saçlara küçük öpücükler kondurma ve koklaşma faslı sona erdiğinde "ağlama güzelim." diye teselli veriyodu çünkü jisung'un direkt gözleri dolmuştu. hassas bir yapısı olduğunu bilse de hem şaşırmış hem tatlı bulmuştu, genç başını beyaz tişörte gömüp orayı ıslatırken saçlarını okşuyordu minho da "özür dilerim sana yaşattıklarım için." beceriksizce yaşlarını silenin yüzünü avuçları arasına aldı "üzülme, hiç alınmadım ki ben."

jisung alt dudağını öne çıkardığı sırada devam etti "sana sözüm vardı." konuyu dağıtmak ve bir yıllık amacını gerçekleştimek adına tutuşu sevgilisinin ensesine kayıp onu öpüşmenin içine çekti. sıcaklıkları kendi ahengini yakalamış, dudaklar sırayla ezilerek hissedilmişti. durumu alevlendiren yavaşlık han'ın ellerini yapılı göğüse çıkarması ve nefessiz kalmalarıyla sona ermişti. böylelikle minho verdiği sözü yerine getirmişti "neredeyse unutuyordum." jisung anlamaz bakışlar atarken koşar adımlarla motorun arkasından aldığı cheesecake'i getirdi "o kadar heyecanlıydım ki çiçek almak aklıma gelmedi." gülümseme eşliğinde eline tutuşturulan poşete aldığı en değerli hediyeymişçesine bakıyordu "içeri geçelim mi?" hangi tepkiyi vereceğini karıştırarak açıkta kalan yerden görülen salonu işaret etti.

"anne bak yanımda kim var." kapıyı hızlıca kapatıp tatlıyı mutfağa bıraktıktan sonra ikilinin selamlaşmasını izledi "nihayet oğlumu getirebildin." bayan han minho'nun yanaklarını sıkarken diğerinin kulaklarının hafif kızarmasını fark ettiğinden "anne biz odama gidelim, konuşacağız." demiş ve kolundan sürükleyerek üst kata çıkarmıştı "sen de benden çekingen çıktın, otursana şöyle." onun sürekli değişen ruh haline ayak uydurmak zordu, az önce ağlayıp habire özür dileyen kendisi değilmişçesine minho'nun yanına oturmuş tebessüm ederek bakıyordu "sence biz de normal çiftler gibi olabilir miyiz? birbirimize uyum sağlayabilir miyiz yani, işler sanaldakiyle aynı mı yürür?"

yataktan aşağı sarkıttığı ayaklarını sallayan oğlanı belinden kendine yaklaştırdı "zaten normal bir çiftiz, onların yaptığı her şeyi yapabiliriz. bence uzaktan sevmek daha zor." 'hmm'layarak kafasını sevgilisinin dizlerine koydu "o zaman bütün yükü sana bırakıyorum minho." derken tişörtünün içinden bel boşluğu okşanıyor, ince parmaklar saçlarında kayboluyordu "rahat ol bebeğim, bendesin." yukarı doğru bakınca gördüğü profil jisung'u tekrar tekrar hayran bırakırken minho da şortun kalçaya yakın olan tarafından esmer bacağı tutuyordu. biraz hareketlenip kalçasının üstünde durdu, her şeyleri yapboz gibi eşleşiyordu "ilk günden de oha." orayı üç kere patpatladıktan sonra "fotoğraflardakiyle aynı mı diye konrtol ediyorum." dedi.

left outside alone ↷minsung❞ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin