17

99 14 283
                                    

◇~

Ertesi gün uyanır uyanmaz yanındaki tanıdık kokuyu alınca yüzünde gülücükler açmıştı genç oğlanın

Yine gideceğini sanmıştı. Sonuçta hep öyle yapmamış mıydı?

Bu sefer yapmamıştı. Gitmemişti. Yılbaşına 11 gün kalmıştı. Beraber geçirecekleri 11 gün daha...

Ve sonrasında... Yine gidecekti. Bu sırada göğsüne sokulduğu adam hareketini hissetmis olmalı ki yavaşça gözlerini aralamıştı.

"Günaydın Kim..."

Yeni uyanmanın etkisiyle kalın çıkan sesi karşısında sertçe yutkunmuştu Seungmin.

"Günaydın süikastçi..."

Bir süre gözlerine baktı. Tek tek inceledi kirpiklerini. İrisindeki her bir rengi kaydetti hafızasına.

Bakışları burnuna kaydı. Süikastçi rahatsızdı büyük ve düşük burnundan. Seungminse burnunun yüzünü çok iyi tamamladığını ayrı bir hava kattığını söylerdi.

Sıra dudaklarına geldiğinde kaçırdı gözlerini

Süikastçi onun bu hallerine kıkırdadı ve beline doladığı eliyle biraz okşadı bel oyuntusunu. Seungmin dokunuşlarını her hissettiğinde içinde bir şeylerin düğümlendiğini hissediyordu. Bunu ona söyleyip söylememek konusunda kararsızdı. Bilmediği şeyse karşısındaki adamın da kendisine karşı öyle hissediyor oluşuydu.

S :"Hyung... Dün sormayı unuttum. Bu yılki harfim ne?"

Chri🗣:"Öğrenmeyi çok istiyor musun?"

S: Hm hm. lütfen...

Chri🗣: Bir öpücük verirsen neden olmasın?

Demişti Süikastçi bir parmağıyla yanağını işaret ederken. Çocuk ona büyük gözleriyle bakıyordu. Adamın gösterdiği yanağa, tam gamzesinin üstüne, masum bir öpücük bıraktı.

Onun yumuşak dudakları süikastçide çok büyük bir ateşi tutuşturmuştu

Sönmeyecek bir ateş.

Küçük öpücüğü bıraktıktan sonra geri kaçmıştü hemen çocuk. En ufak dokunuşlar bile hoşuna gidiyordu.

Chri🗣: İsmim Chris... ama sen yine de hyung diyebilirsin.

S: Tahmin etmiştim... Ama hayır Süikastçi demeyi daha çok seviyorum.

Chris🗣: Sen sevdiysen sorun yok küçüğüm...

Seungmin onun her sözünden etkilenecek kıvamdaydı. Ama yine de küçüğüm, güzelim veya bebeğim gibi şeyler dediğinde kalbinin atış hızına engel olamıyordu.

Chris küçük çocuğun kızarmış yüzüne baktı ve gülümsedi. Sonrasındaysa onun daha çok üzerine gitmemek için konuyu değiştirdi.

Chris🗣: Kahvaltıda ne yemek istersen hazırlayayım.

S: Şey... Yok zahmet etme.

Chris🗣: Hadi ama güzelim. Söyle aklımdakini.

S: B-Biraz patates k-kızartması güzel olabilir...

Chris🗣: Sen de kızarınca güzel oluyorsun...

S: N-ne...?

Chris🗣: Yok bişey. Yanına da sosis kızartayım mı?

Başını salladı genç olan. Konuşamamıştı. Kızarınca güzel oluyorsun demişti...
Süikastçi kahvaltı hazırlamak için odadan çıktığında minik bir çığlık attı seungmin. Sonraysa hemen ne yaptığını fark edip ağzını kapamıştı. Tabii büyük olan duymuştu onu.
Kendi kendine fısıldadı.

Chris🗣:Bebek gibisin Kim... Bebeğimsin.

Ardından güzelce hazırladı kahvaltıyı. Yaklaşık yarım saatte harika bir sofra kurmuştu. Gelmesk için Seungmin'e seslendi.

Cilt bakımını yeni tamamlamış seungmin kafasındaki saç bandıyla kokunun kaynağına ulaşmıştı.

Büyük olan kahkaha atmıştı kurdeleli saç bandını görünce.
Küçüğün kaşlarını çatması işleri daha komik hala getiriyordu.

Sonrasında süikastçi onun dudaklarının arasından bir patates gönderdi onu sakinleştirmek için.

Patatesi çiğnediği anda gözleri büyümüştü.

S:"Süikastçi bunlar çok lezzetli~ çok teşekkür ederim..."

Chris🗣: Bir şey değil bebeğim. Afiyet olsun...

Yine yapmıştı işte. O kelimeyi kullanmıştı.

Kahvaltı masasında da yine uzun bir süre gözlerine bakamamıştı.

Zaten ne zaman doğrudan gözlerine bakabilmişti ki?

Bu his neydi?

Kalbink yakan sürekli görme, dokunma isteği? Çok yabamcı duygular nüfus ediyordu seungmin'in bedenine. Sevildiğini ilk defa hissediyordu o. Evet şimdiye kadar yanlızca 7 gününü onunla birlikte geçirmişti. Ama onun dışındaki zamanlarda da hep aklındaydı.

Chris sadece yılbaşlarında yanında değildi onun. Her  anında yanındaydı.
Uyuyamadığı gecelerdeydi  ya da dinlediği şarkılardaydı.

Gökyüzündeydi

Umuduydu. Başını tepeye çevirdiğinde parıldayan güneş Chris'ti. Onun önüme geçen pamuk bulutlar Chris'ti. Onlardan damlayan ıslak damlalar Chris'ti.

O heryerdeydi aynı zamanda hiçbiryerdeydi.

Belki Seungmin anlamayacaktı ama

7 gün masum bir kalbin aşık olması için yeterli bir süeeydi

Gün içinde hep düşündü bunları. Yabancı hisse alışmaya çalıştı. Bir de kendini kaptırmamaya tabii...
O kısım en zor olanıydı çünkü Seungmin yatağını onunla paylaşmaya çoktan alışmıştı bile.

Dün Süikastçinin koltukta yatmasına engel olup kendi yatağına çağıran da oydu.

Bugün de dibinden ayrılmamıştı hiç. Onunla geçiremediği yılların hasretini gideriyordu küçük olan.

Onun aksine süikastçi ondan uzak durmaya çalışıyordu. Bağlanmaması gerektiğini çok iyi biliyordu.

Yine de onu utandıracak iltifatlar etmekten geri tutamıyordu kendini. Çocuğun o anki kızarmış yüzünü izlemeyi seviyordu. Her ne kadar büzdüğü dudaklarını öpmemek için çabalasa da...

Kore'nin en azılı süikastçisi Bang Christopher Chan... Kendinden 9 yaş küçük bir çocuk için birçok insanı katletmişti. Sırf çocuğun gözyaşını döktükleri için...

Kimini diri diri yakmıştı, bazılarını elektrikli sandalyeye bağlamış, bazılarını ise iğnelemeyle kan kaybından gebertmişti.

Pişman mıydı?
Elbette hayır.
Küçük bebeği için değerdi.

Ama yine de fazla bağlanmamalıydı.

Çünkü patronun istegi üzerine günü ve zamanı geldiğinde onu öldürmesi gerekiyordu.

◇~

Sıçtın Seungminnn♡♡♡

Oy ve yorum atmayı unutmayın plsss

Seviliyorsunuzz
Öptüm♡♡♡

17 Days // ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin