12

32 4 0
                                    

Telefonu yatağa fırlatark yavaş adımlarla kapıya ilerlediğimde kalbim kuş gibi çırpınıyordu. Onu görmekten mi yoksa onun kendisinden mi korkuyorum anlamıyorum ama korktuğum aşikar. Kim olduğunu hep merak ederdim ama şimdi nedensizce bilmek istemiyorum. Kapının kolunu tuttuğumda onun kapının arkasında olduğunu bilmek kolu çevirmeme mani oluyordu.

Sonunda derin nefesler alarak kapıyı açtığımda önemde kimseyi göremeyince başımı kapıdan çıkartarak kolidora baktım. Kimse yoktu. E hani bu zili çalıyordu. Benimle dalga geçiyor olmalı gerizekalı. Bir adım atarak dışarı çıkacağım anda ayağımı bastığım şeye baktığımda yerdeki günlüğümle bakıştım. Hızla eğilip yerden aldığımda onun burada olduğunu, gerçekten geldiğini anladım. Gözüm asansör kapısına kaydığında asansörün aşşağı indiğini farketmemle hemen diğer asansöre binerek 1-ci katın düğmesine bastım.

O gelmişti ve onu ne olursa olsun görmeliydim. Kim olduğunu bilmeliydim. Daha 3 kat indiğimde onun çoktan asansörden çıktığına emindim. Sabırsızca ayağımla yerde ritim dudarken alt dudağımı dişlerimle ezdim. Gözüm elimdeki günlüğe kaydığında ona tekrardan kavuştuğuma seviniyordum.

Nihayet asansör durduğunda hızla çıkış kapısına doğru koşup dışarı çıktım. Biraz ileride siyah gömlek giyen birinin hızlı adımlarla uzaklaştığını görerek ona doğru koştum. O muydu bilmiyordum ama eğer oysa ağzına sıçacağıma emindim.

Yanına geldiğimde kolundan tutarak kendime çevirdiğimde adam bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Ben de aynı şaşkın gözlerle ona bakarken elimi hemen kolundan çekerek bir adım gerisinde durdum.

"Bay Jung?" Adamın tok sesiyle hemen gözlerine baktığımda saf şaşkınlıkla afalladım.

"Bay Kim ben özür dilerim sizi birine benzettim de"

Resmen üst komşum bay Kim'in önünü kesmiştim. Adam arkadaşlarımın babasıydı ve çok sert biriydi. Kesin ağzıma sıçacaktı. Hem bu adam neden bu kadar genç gösteriyor ki. Arkadan bakınca 20 lerinde gibi duruyordu. Ben de gelecekte böyle genç kala bilsem keşke.

"Sorun değil" diyerek önüne dönüp aynı hazla yoluna devam ettiğinde şaşırmıştım. Şu an bana sövüp ağzıma sıçması lazımdı ama baya nazik davranarak tebessüm etmişti.

"Garip" Diye fısıldadım.

"Hoseok" Duyduğum sesle arkama döndüğümde yeni komşum Yoongi önümdeydi.

Sihay pantolon, uçlarını pantolonun içine geçirdiği ve üstteki iki düğmesinin açık olduğu siyah gömleği ve simsiyah saçlarıyla adeta sanat eseri gibi duruyordu. Ben ona hayran hayran bakarken o sadece beni izliyordu. Kendime gelerek öksürdüm.

"Bay Min siz miydiniz" Yok babandı Hoseok. Ne saçma soru bu böyle.

Yoongi ellerini cebine atarak başını evet der gibi salladı.

"Şeyy sorması ayıp ama siz şu an burada neden pijamalarınızla duruyorsunuz?"

Dediği şeyle hızla eğilip kıyafetime baktığımda üzerinde köpek resimleri olan sarı pijamalarımın içinde olsudumu görmemle gözlerim yerinden fırladı. Allahım bu adam şu an beni böyle rezil bir halde mi gördü. Ölmek istiyorum. Hem de şu an ve burada.

"Ş...Şey ben pijamada olduğumu unutmuştum."

Yoongi yine zar belli olan tebessümünü bana lütfettiğinde ben de tebessüm ettim. Bu adam neden bu kadar güzel ki. Ben de onun kıyafetini gözlerimle işare ettim.

"Siz de çok şık görünüyorsunuz. Galiba bir randevudan geliyorsunuz."

"Hayır gelmiyorum şimdi gidiyorum."

Şakaydı Aşk (Sope) TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin