4

23 4 0
                                    

"Ay geldi o sahne bak şimdi ezbere söyleyecekler."

jimin, hoseok'a fısıldamış ve ikisinin de gözleri karşılarındaki koltukta oturan abi-kardeşe takılmıştı.

taehyung burnunu çekmiş ve bir anda ingilizce replikleri söylemek için hazırlanmıştı abisi seokjin ile. her zamanki gibi seokjin damon salvatore, taehyung ise elena gilbert rolünü üstlenmişti. seokjin sırasının geldiğini anlayarak başladı;

"katherine didn't do this, i did. i thought you broke my heart so i rip open aoron's neck. that is how much control you have over me."
(bunu katherine yapmadı. ben yaptım. kalbimi kırdığını düşündüğüm için aoron'ın boynunu parçaladım. işte benim üzerimde bu kadar kontrol sahibisin.)

taehyung kendini role bırakmış, tam anlamıyla o anı yaşıyormuş gibi devam ettirmişti.

"and i'm still here that's how much control you have over me!"
(ve ben de hala burdayım asıl sen üzerimde bu kadar kontrol sahibisin.)

seokjin birden damon gibi mimiklerini kullanmış repliklerini söylemeye devam etmişti.

"listen to us...this is toxic! we are in a toxic relationship elena. i just killed your friend and you find someone else to blame!"
(hâlimize baksana. toksik bir şey bu. toksik bir ilişkimiz var elena. arkadaşını öldürdüm ve sen suçlayacak başkasını buldun!)

jümin ve hoseok onları izlerken hiç de şaşırmıyordu aksine dizi arka planda devam ederken mısırlarını yiyerek taehyung ve seokjini izliyorlardı çünkü ne zaman maraton yapıp the vampire diaries izleseler bu sahnede bu ikilinin rollenmelerine seyirci kalıyorlardı. alışmışlardı artık. ancak alışmaları heyecanı arka plana atmıyordu elbette.

(5. sezon 16. bölüm sonlarında bu sahne arayanlar için.)

gözleri sırası olduğu için taehyung'u buldu.

"you want me to blame you? easy, done. you screwed up damon, again."
(seni suçlamamı mı istiyorsun. kolay, oldu bile. batırdın damon, tekrar.)

gözleri tekrar seokjin'e döndü.

"thank you!"  (teşekkür ederim!) gözleri büyümüş olan jimin hoseok'a döndü. "bu da başımıza çakma damon kesildi mimiklerine bak." hoseok onu kafasıyla onaylamış, "sen kim damon kim yani?" jimin gülmüş omzuna vurmuştu. hoseok ters bir bakış atmış jimin kaçarcasına önüne dönmüştü.

"you put me in a position where i have to defend you...again"
(beni düşürdüğün düşürdüğün durumda seni savunmak zorunda kaldım...yine.)

jimin tekrardan hoseok'a dönmüş fısıldarcasına konuşmuştu. "sadece rol mü yapıyor yoksa karşısında jungkook'u düşünüp mü konuşuyor anlamadım."

hoseok aynı şeyi düşünmüş olacak ki o da fısıldayarak cevap vermişti. "taehyung'un rol yeteneği bu kadar iyi olsaydı hepimiz zengindik zaten..."

ikisi de birbirine bakmış taehyung için üzülmüşlerdi. jungkook onu çok kırmıştı.

topladığı kalbi paramparça etmişti. sanki daha fazla zarar vermek için kalbinin yaralarını sarmış ancak asıl ölümcül parçalara ayıran da kendisi olmak istemişti. ister istemez taehyung'a böyle hissetiriyordu.

yaşamı da ölümü de jungkook'un elinde oyuncaktı. tamamıyla teslim olmuştu. bunun da sonucunu insanlardan, dünyadan, her şeyden ümidini keserek görmüştü.

closerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin