2.BÖLÜM "KUTAY"

9 1 0
                                    

-ZEYNEP'TEN-
Sabah alarmın evi ayağa kaldırmasıyla uyandım.
'Lan ne bağrıyon sabah sabah ya.'
Alarmı elime aldım ve yere fırlattım.
'Ben saat kaça kurmuştum alarmı ya?'
Telefonu elime alıp kilit ekranındaki saate baktım.
"7.18"
'Oha lan tarihe geçirmeli bu anlar.'
Neden bu saatte kalktın derseniz -desenize gzdvrme- Egelere gidecektim.
Dolabımın karşısına geçtim ve dolaptan siyah pantolonumu ve yarım gri t-shirtimi çıkarttım.
Üstümü hemen giyinip saçlarımı tarayıp karışık bir topuz yaptım.
Merdivenlerden inip siyah ayakkabılarımı giydim.

Dicle ve ben aynı evde kalıyoruz ve Ege 3 sokak altımızda ailesi ile oturuyor.
Benim annem ve babam iş için yurtdışında, Dicleninkiler için de aynı şey geçerli.

Yolda yürürken kaldırımda oturan iki tane keko gördüm. Allah'ım nerden geldiniz siz mahalleyi bastınız amk.
Neden bana keko denk gelir ki bir taş çocuk olsun bir dabıl dabıl taş çocuk olsun, yok.
Laf atmasalar olur mu?
'Şşt güzellik.'
'Şşt ne be Allah'ım sana geliyorum.' göz devirip olduğum yerde onlara döndüm.
'Biz de böyle güzelim.' deyip ayağa kalktı dabıl keko olanı.
'Bende de böyle.' deyip şeyine tekme attım ve koşmaya başladım.
'Lan nerdeyim ben, hay amk.'
Resmen kayboldum Allah'ım sana geliyorum.
Sokak eski evlerden oluşan bir yerdi. Bizim buralarda böyle yer var mıydı ki?
Sokağın sol tarafında 10 metre aralıklarıyla kısa çıkmaz sokaklar vardı.
Çıkmaz sokakların sonu büyük bir duvardı.
'Lan burda da kimse yoktur ki.'
Allah'ım şu kekolar beni bulmasın yeter.

Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam ettim.
'Bak önüme bad boylar çıksın da demiyorum.'
Yarım saat bekledikten sonra kendime 'best mal insan' bakışı attım ve telefonumu çıkarıp Ege'yi aradım.
Telefon çalarken kendi kendime söyleniyordum.
'Şimdi aklıma geliyor aramak hayatımdan yarım saat çaldım nasıl geri alıcam?'

'Lan Ege bi kere de birinci aradığımda aç ya.'

Açmıyor, açmıyor, açmıyor.
Sonunda burayı anlatan ve derhal buraya gelmesini söyleyen mesajlar atarak ekranı kilitledim.

Hava korkutucuydu açıkçası.
Hem sabah erken saat olduğundan hem de yağıyor olduğundan.

'Yağmur da yağıyor süper.'

Sokağın başına baktığımda bir karartı gördüm.
Yanına doğru tırsak adımlarla yürümeye başladım.
Allah mı gönderdi lan seni?
Allah'ım sonunda biri.
'Hey!'
Benim yaşlarımda gözüken çocuk yere baktığından seslendiğimde beni görmüştü.
Tek kaşını kaldırıp bana baktı.
Bunlar olurken ben hâlâ ona doğru yürüyordum.
Sonunda aramızda 2-3 adımlık yer olduğunda durdum.
Çocuk siyah saçlı, siyah gözlü ve tamamı siyah olarak giyinmişti.
'Oha lan Allah'ıma taş çocukta istemiyorum dedim taş çocuk gönderdi.'
Tabi ki bunu fısıldıyarak söylemiştim.
'Ne?' dedi tek kaşı hala havadayken.

'Ne ne?' dedim bütün mallığımı ortaya sererek.

'Hey dedin?'

'Ha evet.' deyip mal bir şekilde gülümsedim.

'?'

'Şey ben kayboldum.'

'Hmm. Benimle konuşmak için güzel bir bahane.'

'Ne diyon be sen?'

'Neyse tamam. Ne işin var buralarda? Buralar sana uygun ortamlar değil.'

'Allah Allah? Nedenmiş o?

'Çok masumsun.' dedi muzip bir şekilde sırıtarak.

'Ya bi siktir git.' diyerek koluna çarpıp bir adım atmışken kolumdan tutup kendisine döndürdü.
Allam çok yakışlıklı.

'Bıraksana be.'

'Ben de tanıştığımıza memnun oldum. Kutay ben.'

'İyi bırak şimdi.' kolumu kurtarmaya çalıştım ama sadece çalıştım.
Daha da sıktı kolumu.

'Senin adını duyamadım?'

'Söylemedim çünkü.' deyip yapmacık bir şekilde dudağımı hafif sola kaldırdım.

'Adın neydi?' dedi sabrının taşıcak olmasının verdiği bir tonla.

'Zeynep, şimdi bırak.'

'Zeynep!'

Sola baktığım anda Ege'yi orada bulmayı düşünmüyordum.

'Ege?!'

'Napıyosun lan sen şerefsiz.' deyip Kutay'ın üstüne atladı.

'Ege dur!' kolundan çekiştirdim ama yok.

'Ege bırak!'

'Sus sen!' deyip beni ittirdi.
Dengemi kaybedip yere düştüm. Ege farkında bile değildi.
Sonunda kendimi bırakıp yerde ağlama krizine girdim.
Bu olaylarda hep böyle olmuşumdur. Neden bilmiyorum.
Sonunda Ege hıçkırıklarımı duyduğunda bana baktı ve hemen yanıma geldi. Bana doğru eğildi.
'Bitanem iyi misin?'
Cevap veremiyordum. Boşluktaydım sanki cevap vermemi engelliyordu bir şey.
Hıçkırıklarım daha da çoğaldı.
Ege beni kucağına aldığında rahatlamıştım. Ağlamıyordum. Sadece kesik kesik hıçkırıklarım vardı.
Kucağındayken son gördüğüm yerde kan içinde yatan Kutay'dı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

3FFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin