2- 22. KOVULMA

6 2 0
                                    

İYİ OKUMALAR!
☠️☠️

Girdiğim yeni işin ilk günü için farklı bir tarz denemek istemiş pembe tişörtümün altına beyaz kot pantolon giymiştim.

Ama yeni aldığım tam bu kıyafete göre olan takılarımı bulamadığım için mecburen gotik kız takıları takmıştım. (Medya)

Bu takıları da hobi niyetine almıştım ama takı takmayınca kendimi boşlukta gibi hissediyordum.

Sanırım takılarımı annem saklamıştı. Bir takı hastası olarak bu biraz sinir krizleri geçirmeme neden olsada saklayan kişi annem olduğu için mecburen birşey yapamıyordum.

Akşam takılarımı isteyecektim.

Dış kapıya geldiğimde pembe ayakkabılarımı da giymiş anahtarımı alarak kapıyı çekmiştim. Yeni iş yerim eve yürüme mesafesinde olduğu için rahattım. Seke seke ilerlerken her zamanki gibi kulaklığımı takmış şarkı açmıştım.

İlerlerken bir yandanda yol kenarında ki kedileri seviyordum. Bazılarına isim bile vermiştim.

Besleme ve Kıvılcım güzel isimlerdi. Değil mi?

Besleme kahverengi olan kediydi ve daha yeni doğmuştu. Ekrem amcası olarak eve almak istesem de evimizin Aslı'sı yani annem karşı çıkmıştı.

Neymiş kedilerden korkuyormuş.

3 dediğimde inanıyoruz. 1-2-4

Kıvılcım da turuncu tüyleri olan bir kediydi, ve sanırım erkekti.

Restoranın kapısına geldiğimde saatime bakmıştım.

Tam vaktinde geldiğimi farkederek içeri girdiğimde bazı kişiler garip garip bana bakıyordu.

Hadi ama kıyafetim bence çok da güzeldi.

Mutfak tarafına ilerleyerek yeni çalışan olduğumu belirttim ve önlüğümü üzerime geçirdim.

Elime de kağıt ve kalemi mi aldığımda masalara ilerleyerek işe başlamıştım.

Geçen birkaç saat sonunda hala birşeyleri kırmadığıma sevinirken yorgunca nefesimi verdim.

Hadi Irmak iyi ilerliyoruz diye düşünüp kendimi motive etmeye devam ettiğim sırada içeriye uzun boylu gözünde güneş gözlüğü olan bir adam girdi.

Biryandan telefonla hararetli bir konuşma gerçekleştirdiği belli olan adam diğer yandan boş masalardan birine ilerliyordu.

Adamın isteğini almak için yanına ilerleyip masasının önünde durduğumda bana bakmadan elini bir saniye der gibi havaya kaldırdı.

Havalara bak sanki Şirket CEO'su.

Geçen birkaç dakikanın sonunda sıkıldığımı belli eder şekilde ayağımla ritim tutturmaya başlamıştım ki sonunda adam telefonunu kapatıp kafasını kaldırmıştı.

"İsteğiniz nedir?" diye sorarken elimde ki not defteri ve kalemimi hazırda tutuyordum.

Adamdan cevap gelmeyince kafamı kaldırarak adama bakmıştım ama adam kendini gülmemek için zor tutuyormuş gibiydi.

Tekrardan isteğini sormak için ağzımı açtığımda benden önce konuşarak isteğini söyledi.

"Merak ediyorum da bu muhteşem kombininizi yapmak için kaç dakikanızı harcadınız?"

Bir saniye!

E bu bildiğin benimle dalga geçiyordu.

"Anlamadım." dediğimde nefesini vererek söylediğini tekrarladı.

"Diyorum ki kıyafetiniz çok güzelmiş." kaşlarımı çatarak üzerime göz attığımda sinir bozukluğuyla sırıttım.

Evet belki saçma bir tarz olabilirdi ama bunu dile getirmesi sinir bozucuydu.

Kafamı tekrar kaldırdığım da gözlerimle adamı baştan aşağı kısaca süzdüm.

Sağ kolunda dövmesi olan adamın gözleri açık kahverengi saçları ise normal bir boyuttaydı.

Yeni traş olduğu belli olan yüzünde hiç sakal olmayan adamın çene hatları oha denilecek boyuttaydı ve kaşlarına çizik attırmıştı.

Onu küçümseyecek birşey bulamadığım da söylediklerini duymamış gibi yaparak "İsteğinizi söylemediniz." dedim.

Helal kız Irmak kimse böyle bir U dönüşü görmedi.

"Pasta ve limonata" dediğinde pastanın neli olmasını da söylemesi için tekrardan adama baktım.

"Gotik ve Barbie birleşimli var mı?" dediğinde adamın bunu sırıtarak söylemiş olmasına takılmadan derin bir nefes alarak "Var beyefendi, hatta isterseniz pastanın üstüne de Spiderman mumları koyabilirim." diyip yüzüne bakmadan yanından uzaklaştım.

Hıyara bak gelmiş beni küçümsüyordu.

Sakinliğimi korumak için annemin tehditlerini düşündüm ve mutfağa ilerleyerek adamın siparişini söyledim.

Zehra Sultan nasılda işe yarıyordu öyle!

Onun siparişleri hazırlanırken diğer birkaç masanında isteklerini alarak yeniden mutfağa döndüm.

"Irmak 8 numaralı masanın siparişi hazır!" diyerek içeriden seslenen Zeynep ablayı onaylayarak siparişi aldım.

Adamın masasının önüne gelerek istediklerini masasına bıraktığında 'Afiyet Olsun.' diyerek oradan uzaklaşacaktım ki "Bakar mısınız?" diyerek beni durdurdu.

Arkamı dönerek "Buyrun." dediğimde artık kahkahasını durduramayan adam
zar zor konuşarak "Sizce olmuş mu gerçekten?" diye sordu.

"Ne olmuş mu?"

Kahkahasını bitirerek derin bir nefes aldı "Barbie kız kıyafetinizle gotik kız takılarınızdan bahsediyorum. Olmuş mu?" derken masadaki limonatayı eline almıştı.

Artık çizgisini aşan adam yüzünden sakinliğimi koruyamayarak cevap verdim.

Burda beni aşağılarken sessiz kalacak halim yoktu!

"Sen!" derken artık karşımda ki adama sinirle bakıyordum. "Bana nasıl hakaret edersin?"

Karşımda ki adam ise sakince elindeki limonatasını hüplettirdikten sonra şunu söyledi.

"Hanımefendi size sadece taktığınız gotik kız takılarının giydiğiniz barbie bebek kıyafetiyle uyumlu olmadığını söyledim, bu bir hakaret mi?"

Hala kendisini haklı bulan adam yüzünden iyice sinirlenerek "Yeter ama!" diye sesimi yükselttim.

Bazı kişilerin bu tarafa baktığını hissetsemde artık sakin kalmam çok zordu.

"Beni aşağılamaya devam etmeyin lütfen yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." dediğimde tek kaşını kaldırarak "Sizi aşağılamadım." dedi.

Kesinlikle aşağılamadın şuan, aşağılamak ne demekmiş?

Söylediği şeyler yüzünden en sonunda dayanamayarak masasında ki pastayı aldığım gibi suratına yapıştırdım.

Oh Olsun!

Yemin ederim içim rahatladı be.

Adam daha suratında ki pastanın şokunu atlatamadan arkamdan "Irmak Hanım!" diyen patronumun sesini duydum.

Naneleri yemiştim sanki?

$
Nasıldı???

Hala tam olarak betimlemeleri yapamıyorum ama inşallah geliştirebilirim.

Karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz??

Irmak?

Tuğra?


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ne Bebeği?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin