Bölüm 1 : Gizemli Saat

3 0 0
                                    

Melis, kasabanın dar ve taş döşeli sokaklarında yürürken, güneşin solgun ışıkları ağaçların gölgelerine düşüyordu. Bugün, diğerlerinden farklı bir hava vardı; havada bir serinlik ve içini kaplayan huzursuzluk vardı. On beş yaşında, sıradan bir hayat sürüyordu, ama kasaba yollarında yürürken kalbindeki gizemli bir çekim, sanki her şeyin değişmek üzere olduğunu fısıldıyordu.

Kasabanın tek antikacısının kapısından içeri girdiğinde, eski eşyaların ve kitapların arasında kaybolmuş bir dünya buldu. Dükkan, geçmişin izlerini taşıyan eski eşyalarla doluydu. Renkli vitrinler, tozlu raflar ve antika eşyaların kokusu, Melis'in ilgisini çekti. İçeri adım attığında, dükkanın karanlık köşelerinden gelen eski zamanların hatıraları, ona mistik bir hava veriyordu.

Antikacı, dükkanın arka köşesinde eski bir masanın arkasında oturuyordu. Yüzündeki derin kırışıklıklar, uzun yılların yükünü taşıdığını gösteriyordu. Melis, raflarda dolaşırken gözleri, bir köşede duran eski bir cep saatine takıldı. Saat, altın kaplamasıyla parlak ama zamanın etkisiyle yıpranmış görünüyordu. Üzerinde ince işçilikle yapılmış desenler vardı ve saatin merkezindeki camda, zamanı ölçen büyük bir ibre duruyordu.

Melis, saati eline aldı ve dikkatlice inceledi. Üzerindeki karmaşık desenler ve eski tarz işçilik, saatin sıradan bir zaman ölçme aracı olmadığını hissettiriyordu. Merakla, saati antikacıya gösterdi. "Bu saat hakkında ne biliyorsunuz?" diye sordu, sesinde bir titreme vardı.

Antikacı, Melis'in gözlerindeki ilgiyi fark etti ve yaşlı gözlerini Melis'e çevirdi. "O saat, sıradan bir zaman ölçme aracı değil," dedi antikacı, sesindeki derinlik Melis'i ürküttü. "Bu, geçmişe ve geleceğe açılan bir kapıdır. Ama unutma, zamanla oynamak tehlikelidir."

Melis, antikacının sözlerini kafasında tekrar etti. "Tehlikeli mi? Nasıl yani?" diye sordu, gözleri genişleyerek.

Antikacı, bir an için sessiz kaldı. Sanki yaşadığı hayatın bütün sırlarını Melis'e açıklamaktan çekiniyor gibiydi. "Zamanın kendisi hassas bir dengedir," dedi, yavaşça konuşarak. "Bir dokunuşun bile büyük değişikliklere yol açabilir. Bu saat sana bu gücü verecek, ama dikkatli olmalısın."

Melis, antikacının sözlerini kafasında tekrar ederken, saatin camının altındaki gizemli sembolleri ve sayıların anlamını anlamaya çalıştı. Saatin üzerindeki desenler, ona sanki bir şeyler anlatmak ister gibi görünüyordu. Gözleri, saatin detaylarında kaybolmuşken, bir içsel çekim hissetti.

"Peki, ne kadar?" diye sordu Melis, saatin üzerindeki fiyat etiketini işaret ederek. İçindeki merak ve heyecan, onu bu saatle bir bağlantı kurmaya zorluyordu.

Antikacı, saati dikkatlice inceledi ve Melis'e bakarak, "Birçok şeyden daha değerli olabilir," dedi, gizemli bir şekilde. "Ama sana verilmesi gereken bir şey, eğer hazırsan."

Melis, saati satın aldıktan sonra, antikacı dükkanından ayrıldı. Kasabaya geri dönerken, içindeki merak her geçen dakika daha da büyüyordu. Saatin üzerindeki semboller ve gizemli işaretler, zihninde dönüp duruyordu. Evin kapısını açtığında, saati dikkatlice incelemek üzere odasına çekildi.

Saatin mekanizmasını açmak için birkaç dakika uğraştıktan sonra, camın altında birkaç gizemli sembol ve sayı gördü. Bu semboller, bilmediği bir yazı dili gibiydi. İçinde bir şeylerin değişeceğine dair bir his vardı, ama ne olduğunu tam olarak bilmiyordu. Saatin ibresi hareket etmeye başladı ve Melis, saatin etrafında bir aura hissetti.

Bir anda, odasının dört duvarı ve çevresi bulanıklaştı, Melis'in etrafı sanki bir rüya gibi değişti. Kendini geçmişin ve geleceğin arasında sıkışmış gibi hissetti. Zamanın akışını değiştirebilecek gücün eşiğinde olduğunu ve hayatının bu küçük ama anlamlı nesneyle nasıl değişeceğini merak ediyordu. Ancak, her şeyin başında, geçmişin ve geleceğin gizemleriyle dolu bir yolculuğun başlangıcıydı bu.

Zamanın KıyısındaWhere stories live. Discover now