En güzel lanetsin- Minsung

Han-a

O sadece 4 yaşındaydı, daha okula bile gitmiyor iken yapılan haksızlıklar...

Evdeki vazoyu onun kırdığını iddia eden anne, ama aslında onu kırmayan çocuk. Bütün suçu oğluna atan baba.

Telefonu onun karıştırdığını iddia eden baba, ama aslında daha telefon nedir bilmeyen çocuk. Bütün suçu oğluna atan anne.

🍂🍂🍂

Minho sıkıldığında, hatta mümkün olduğu her an parkta oynar, koşar, zıplar. Tek başına sıkıcı olmuyor mu Minho? Bir oyun arkadaşına ne dersin? Kafasındaki sesini dinleyerek parklarda arkadaş arıyordu. Onu genelde arkadaş olduğu aileler onun görünüşünden dolayı sevmez, o yüzden çocuklarının onunla arkadaş olmasını istemezdi. Görünüşü sadece biraz sertti, kabaydı biraz, biraz da saldırgan olabilir. Ama bunlar onun suçu değil ki? Etrafındakileri örnek alan, daha okula bile gitmeyen bir çocuk.

Herkese sordu, herkes red etti, dışladı, zarar bile verdi. Ama ilk defa bir prens gibi giyinen birini gördü. Giydiği kıyafetler onu bir prens gibi gösteriyordu.

Hep aynı kaydıraktan kayıyordu. Ona da sordu

"-Benimle oyun arkadaşı olur musun?"

🍂🍂🍂

Her zaman pahalı kıyafetler ve yiyecekler ile donatılan bir çocuk. O aslında diğerleri gibi gülüp eğlenip oynamak istiyordu. Yağmurda oyun oynayıp hastalanmak. Kötü bir durum ama eğlenceli gibi gözüken bir aktiviteydi. O da böyle eğlenceli şeyler yapamayacak mıydı?

Dışarı çıktığında onun koruması elindeki şemsiye ile onun üstünün kirlenmemesi için elinden gelen her şeyi yapıyordu, patronu yani çocuğun annesinin dediği gibi.

Parka gitmesi yasaktı; çünkü her yer kum, toprak vr garip tipli çocuklar.

🍂🍂🍂

Jisung evde kimse yok iken parka gitti bir kez, koruması ile beraber tabi ama korumasını ikna etmeyi başarmıştı. Salıncaklar, kaydıraklar, tahterevalliler... Diğerleri için sıradan olabilir ama onun için hayatnın en güzel ve özendiren şeylerdi. Onun favorisi dönen kaydıraktı. Ama sorun hiç arkadaşı yoktu. Parklarda gördüğü her çocuk biri ile eğleniyordu. Ama o, tekti. Ama yine de parkı çok sevdi. Bulduğu her vakit parka gitti.

Tekrar parka gittiği gün, işte ona o can alıcı soru soruldu...

"-Benimle oyun arkadaşı olur musun?"