Hırsın Lordu ( Fonmania serisi 1)

Sonun Başlangıcı

En acımasız canavarlar hırs ve nefretten doğar.

Kaybolmuşluğun sessizliğinde açtım gözlerimi. Her şeyin sadece bir rüya olmasını dilediğim nadir anlardandı. Kollarımda en yakın arkadaşımın cansız bedeni, ellerimde onlarca insanın kanı, zihnimdeyse nefret duygusunun hükmü vardı. Ağlayamadım, konuşamadım, hareket edemedim. Kana bulanmış pembe saç tutamları süzülüyordu alnından. Ona öylece baktım. Ölümün soğukluğu hakimdi her yere. Üşüyor, iliklerime kadar titriyordum. Çaresizlik tüm bedenimi yavaş yavaş ele geçiriyordu. Onlarca cansız beden yatıyordu etrafımızda. Kimisinin beden bütünlüğü bozulmuş, kimisinin derisi yüzülmüş, kimisininse bedeni dikenli çiçeklere boğulmuştu. 8 krallığın 6'sının her bir varisi acımasızca veda etmeye zorlanmıştı bu hayata. Sıra bende olmalıydı. Elinde kılıcıyla bana sırıtarak bakan prense baktım. Karşımda öylece dikiliyordu. Kılıcını boğazıma dayadı. Son bir şey kalmıştı geriye...

Kan ter içinde sıçradım yataktan. Kalbim deli gibi atıyor, olimpiyatlarda son hız koşmuşum gibi nefes alıyordum. Öyle sert kalkmıştım ki bir anlığına başım döndü ve kendimi tekrar yatağın yumuşak kumaşlarına bıraktım. Derin derin nefes alarak nefesimi düzenlemeye çalışıyordum ancak Molly beni duymuş olacak ki telaşla içeriye girdi. Bana sanki ölü bir cesede bakıyormuşçasına acıyan gözlerle bakıyordu.

"Kahvaltı saati geldi mi?" dedim güler yüzlü olmaya çalışarak. Şu sıralar hepimizin ihtiyacı olan şey biraz pozitiflikti. Molly başını iki yana salladı. "geçti bile ama anneniz sizi uyandırmamamı istedi prensesim. İyi misiniz?" Başımı onaylarcasına eğdim ve ayağa kalktım. Zeminin çıplak ayağıma temas etmesiyle gerçekliğe dönmüşüm gibi hissetim. "Sadece ufak bir kabus gördüm o kadar. Endişelenip kendini üzme sakın." Derin bir iç çekti ve dolabıma yöneldi. Altın işlemeleri olan, zeytin ağacından yapılmış bir dolaptı bu. Dolabın kapaklarını sonuna kadar açarak bana baktı. "Nasıl bir kabustu prensesim?" Bir an durup afalladım. Ne görmüştüm ben? Bir rüya olmak için fazla gerçekçiydi her şey.

"Hepsi ölmüştü. Varislerin her gözlerini kapatmıştı bu dünyaya." Dedim titreyen sesimle. Birden gözümde kollarımda yatan Kate'in cansız bedeni belirdi. İliklerime kadar ürpermiştim. "Bugün ne giymek istersiniz?" dedi Molly konuyu dağıtıp tekrar dolaba dönerken. Yanına gittim ve elimi elbiselerin arasında gezdirdim. Elime ilk gelen elbiseyi alıp Molly'ye verdim. Kabarık beyaz kolları olan su yeşili bir elbiseydi. Beyaz bir korsesi, omuzlarından ve belinden sarkan incileri vardı. Molly sıcacık bir gülümsemeyle elbiseyi aldı ve yatağın üzerine koyduğu gibi bir anda geceliğimi çıkarıp elbiseyi giymeme yardım etmeye koyuldu. Dokunuşları nazik ve yumuşaktı. Ne de olsa bu işi yıllardır yapıyordu. Beni ittirerek aynanın karşısına getirdi.

"Çok güzel görünüyorsunuz leydim!" Hayır, görünmüyordum. Güzel olan şey elbiseydi. Uykusuzluktan gözaltlarım morarmış, yeterli yemediğimden cildim solmuş, bir zamanlar annemin Ay ışığım diyerek sevdiği saçlarım solmuştu. Berbat haldeydim. Yemek yemiyor, gerekmedikçe odamdan çıkmıyor, derslere katılmamakta inat ediyordum. Görkemli elbiselerim ve tacım olmasa kimse soylu biri olduğuma inanmazdı. "Tacım.. sahi tacım nerde?" diye soran gözlerle baktım Molly'ye. Benim için beyaz, zarif bir taç seçti ve saçlarımı topuz yapar yapmaz başıma kondurdu. Elbisenin ve tacın uyumu çok hoştu ve Molly'nin moda anlayışına bayıldığımı da es geçemezdim. Her zaman en güzel renk uyumlarını bilirdi. Ellerime baktım. Sanki hâlâ kanla kaplıymış gibi hissediyordum. Camdan dışarı kaydı gözlerim. Biraz yaklaşarak camın pervazına tutundum. Bahçede birkaç muhafız, annemin hizmetçileri ve annem duruyordu. Kraliçe Lumin. Yıllar önceki bir savaşta krallığımıza esir düşen prenses. Savaş sırasında halkından oldukça fazla hain çıkmış ve bunlar çoğunlukla muhafızlar ve şovalyeler arasındanmış. Bu sebeple esir düşmeleri ve krallığın çökmesi çok uzun sürmemiş. Esir düştüğü sırada babam annemi görmüş ve ilk görüşte aşık olmuş. Şimdi ise araları pek iyi değil ve annem genelde bahçede çiçekleriyle ilgileniyor. Sanırım ilk görüşte aşk uzun sürmüyor.