İnsanlar aptaldır.
Fedakarlık yapmayı iyilik sanar, kendilerini belki de değmeyecek insanlar, işler, belki de ufak bir taş parçası için heba etmeyi, yara almayı önemsemezler.
Kimisi de sevdikleri için kendilerini harcamayı iyilik sanar. Sevdikleri iş, gerçekleşmeyecek toz pembe hayaller, ulaşamayacakları insanlar için yanlış yollara girip uğruna savaşmayı göze alacak kadar kabarık duygularla hareket ederler. Bazen de...dostluklar, aşk, aile gibi kavramlar vardır ki insanlar bu kavramlardan birine sahip olmak için bile varını yoğunu ortaya koymayı göze alırlar. Dostluklar vardır öyle sıkı düğümlüdür ki karşınızdakinin bir gülümsemesi için dünyayı yakarsınız. Öyle aile bağları vardır ki zarar görmesin diye kendi hayallerinizden vazgeçersiniz. Ve öyle aşklar vardır ki içiniz cayır cayır yanarken karşınızdaki yanmasın diye kül olmaktan çekinmezsiniz.Yaşına bakmayın minhonun da uzun zamandır içi cayır cayır yanıyor. Dışarıdan sert, soğuk, kırılmaz göründüğüne bakmayın uzun zamandır kalbi bin parça.
Çekingendir lee minho kimseye kendini açamaz. Çabuk üzülür, çabuk ağlar. Sizin için önemsiz olana minho kırk gün ağıt yakar. Kolay toparlanamaz minho hislerini doruklarda yaşar. En ufak şeylere mutlu olur mesela. Kendini feda etmekten de çekinmez. Anlamışsınızdır zaten sevdiği çocuğa olan yaklaşımından. Chan ulaşamayacağı yerde bile olsa o mutluysa minhodan mutlusu yoktur dünyada. Eğer o mutsuzsa sormayın minhonun halini kalbi paramparça. Güzel sever minho layık değildir herkes ona. Fedakardır minho aptallık derecesinde.Kocaman bir haftada minho için işler pek iyi gitmemişti. Öğrencilik hayatı boyunca hiç yapmadığı kadar derslerini boşlamış, okulun yanından bile geçmek gelmemişti içinden. Hatta bu durum o kadar anormaldi ki minhonun tabiatına belki de beş dakika konuşmadığı bölüm arkadaşları mesaj atıp iyi olup olmadığını sorgulamıştı.
Mükemmelliyetçiydi minho. Hataya tahammülü yoktu. Parlak bir öğrenciydi bunu zaten biliyordu. Geride kalan bir hafta boyunca kişiliğinden oldukça ödün vermişti ve bunun bilincinde olduğu için de vicdan azabını görmezden gelemiyordu. O yüzden bütün gününü daha az düşünmek ve biraz olsun kaçırdığı konulara bakmak için kütüphanede geçirmişti.
Gün sonunda çalıştığından gram verim alamayarak eve döndüğünde chana tabiatından ödün verecek kadar bağlandığının farkına varmıştı.Chan için de durumlar pek farklı değildi açıkçası. Birkaç ay öncesine geri döndüğünü hissetmişti içten içe. Muhtemelen devamsızlığından dolayı bir dersinden kalmıştı bile.
Tavırlarının saçmalığının da bir hayli farkındaydı. Ortada düşünülecek pek bir şey yoktu aslında. Minhonun onu uzun zamandır sevmesi -hatta minhoyu tanımadığı zamanlarda bile sevmesi- ufak çaplı bir şaşkınlık yaratmıştı bünyesinde sadece. Chanın bu kadar düşündüğü şey kendi duygularıydı aslında. Gerçekten minhonun sevgisine layık olmak istemesiydi onu bu kadar kabuğuna çekilmesine sebep olan. Jeonginle olan ilişkisinde kendi duygularının ilişkiyi yürüttüğünü biliyordu ve jeonginin kendisine yaşattığı kalp kırıklığını minhoya yaşatmaktan korkması minhoyla bir hafta boyunca iletişime geçmesini engellemişti.
Düşündüğü süre boyunca minhoyla konuşmayı özlemesi de kendisini sorgulamaya itmişti. Sahi, ne zamandır minhoya bu denli güçlü duygular besliyordu ki?En sonunda kendinde cesareti bulup minhoyla konuşmaya gidecekken her zaman olduğu gibi minhonun önce davranması da içini burkmuştu aslında biraz. Her zaman çabalaması, kendinden ödün vermesi, kalbinin kırılmasını önemsemeden chanı avutması minhoda ne denli etkiler bırakmıştır kim bilir?
Sonuç olarak bir haftadır görmediği ve iliklerine kadar özlediği oğlanı görmek için gece yarısı alelacele hazırlandı chan. Temiz hava almanın zihnini temizleyip minhonun karşısına daha dinç çıkmasını sağlayacağını düşünüp yürümeyi tercih etti. Normal bir yürüyüş değil yanlış anlaşılmasın. Sanki minho her an kaçacakmış ve bunu önlemek için yetişmesi gerekiyormuş gibi hızlıydı adımları. Evlerinin de pek uzak olmayışı avantajdı şu an chan için. Birkaç dakika sonra deli gibi özlediği o yüzle karşı karşıya gelecek olmanın belki de bu geceden sonra ikisinin bambaşka bir yola gireceğinin bilincinde olduğundan içindeki heyecanı yok sayamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homeopathy, minchan
FanfictionYanında zayıf davranabileceğim kadar seviyor musun beni? Herkes gücü sever, ama sen beni zaaflarımla seviyor musun? Asıl sınav budur. Yitirebileceğim her şeyden arınmış olsam, yalnızca ömür boyu sahip olacağım şeyler için sever misin beni?