abis

613 67 129
                                    

Uyarılar:

Okuyacağınız bu hikaye cinsellik içermektedir.

•••

Ayaklarımı ileri geri sallarken aynı zamanda odaklandığım için fark etmeden sürekli yukarı aşağı hareket ettirdiğim siyah kalemi dudaklarım arasından alıyorum. Kalem elimde birkaç tur dolaştıktan sonra mürekkepli uç bitişik onca satır arasındaki ünlenin altını buluyor.

"Dünya, üzerinde sakinlikten ziyade şiddetli fırtınalarla karşılaştığımız devasa bir okyanustur."

Cümlenin altını çizdiğimde mürekkep ince sarı kağıtta dağılıyor. Bu görüntüye aşinayım. Dirseğimden aldığım desteği bırakıp sırt üstü dönüyorum. Sürekli düşüncelerime maruz kalan tavanın aslında ne kadar da kirli ve toz ile kaplı olduğunu şafak ışıkları vurduğunda fark ediyorum.

"Peki ya bu hikayede ben fırtına esnasında okyanusta, elleri erimiş mum kaplı kayıkçıysam?.."

Derin bir iç çekişle kapağı içine sıkıştırdığım not kağıtlarından artık kapanmayan turkuaz renkteki defterime uzanıyorum. Kalemin tepesi yine dudaklarım arasında yerini alırken bir süre sonra ucu güzel ve akıcı bir şekilde kağıtta geziyor. Arkasında benim için anlamlarla kaplı kelime grubunu bırakıyor.

"En derinde boğula boğula öğreniyorum yaşamayı."

•••

Suyun altında adeta balık gibi kıvrakça yüzen bedenini seçebiliyorum.

Geçirdiğin onca vakti düşünüyorum. Küçüklüğünden beridir neden kendini bu kadar zorladığını bilmenin ağırlığını taşıyor kalbim.

Havuzun kenarındaki fayansta oturmuş ayaklarımı suyun içerisinde dalgınca sallarken yanımdaki su ve hayat bulduğum nefesinin sesi ile anca daldığım o ulaşılmaz hayallerden ayılıyorum.

"Neden gelmiyorsun Jisung-shi?"

Yaz gelmeden o spor salonlarında geçirdiği vakit işe yaramış ki o kaslı şişkin kolların hemen oturduğum yerin yanına dayanmış, destek alıyor şimdi.

Bakışlarım, yolumuz havuza düştüğünden beri her seferinde olduğu gibi kendimi tutamadığım için göğüslerine kayıyor, o beyaz kesik izine. Sahi, çok acıtmışlar mıydı canını? Hiç tek başına oturup ağlamana sebep olmuşlar mıydı?

Sorusuna yanıt alamaması ile başını hafifçe eğerek bakıyor ve gülümsüyor bana bu sefer, "hadi," dercesine. O bakışlarına karşılık anlık onu nasıl da böylesine arzulayabileceğimi söylemek geliyor içimden. Ağzımı açıyorum, aldığım nefes konuşmama izin vermeyen türden bir lanet.

"Su soğuk biraz. Ondan."

"Jisung zaten öğlen, üşümezsin. Hem bak girince alışıyorsun cidden."

"Çok klasik bir yalan değil mi sence de?"

Gülümseyerek bakıyordum ona, elbette öyle bakacaktım. İnsanın bu çocuk karşısında gardını indirmemesi mümkün değildi bana göre.

"Bana yalancı diyorsun yani!" şakayla karışık kızıp yanıma yaklaştı sinsi gülümsemesiyle.

Bir anda ellerini ayak bileklerimde hissettiğimde gözlerim kocaman açıldı. Zaten sadece ikimizin olduğu havuzda bağırışlarım yankılandı.

"Minho, M-Minho ne yapıyorsun?!"

Bir anda tuttuğu bileklerimden çekerek yanına, havuza düşürmüştü beni. Son anda burnumu kapatmaya çalıştım ama nafileydi. Bir süre suyun içinde tuttu beni, sanki çırpınışlarımdan zevk alıyordu ki bırakmadı yüzeye çıkayım.

abis / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin