Pazartesi gecesi.
Daha ne oldum demeden kollarımda ve bacaklarımda hissettiğim ağrıyla uyanıverdim.Gözlerimi açamıyordum,her yerim ağrıyordu.Aklıma dün gece olanlar geldi.. Daha yeni tanıştığım birisiyle beraber olmuş,üstüne bir de arkadaşıyla tanışmıştım.Sanki evlilik öncesi tanışma yapıyorduk.
Bana dün gece ettiği teklif..
Aklımdan çıkmıyordu,ama ne cevap verdiğimi hatırlayamıyordum bir türlü.
"Benimle sevgili gibi rol yapmak zorundasın,başkaları bunu öğrenirse ne olur biliyor musun?Tanrım.Lütfen.Sana yalvarırım."
Büyük ihtimalle "Hayır seni seksi ama bir o kadar da alçak adam." demişimdir.Bunun cevabını nasıl öğrenecektim ki?Yine de ona 'evet' deme ihtimalim çok düşüktü.Hatta hiç yoktu,erkekleri seviyor olabilirdim ama koluma bir erkek takıp etrafta dolaşacak birisi değildim.
~~
Chevy Chase,Maryland'daki Van Houghten evi.
Yakın zamanda yeniden modellenmiş dans salonlarında az sonra ders verecektim.Hayatımı o salona inşa bile edebilirdim,ta ki bahçede oturan Angela Burns-Van Houghten'ı görene kadar.. Ona baktım ve istemsiz bir şekilde geri çekildim.Eğer bana karşı çiğleşecekse,bu pek de güzel bir şey olmazdı.O tanıdığım en tüyler ürpertici insandı.Yarı ölüler diyarına sürgün edilmiş gibiydi.
Minik bir el işaretiyle yanına gelmemi söyledi.Ne sanıyordu bu beni?Hizmetçi mi?Yada o elini kaldırınca gelebilecek bir garson mu?Yine de sakin tavrımı koruyarak yanına gitmeliydim ve öyle de yaptım.Bana söylemeye çalıştığı 'çiğ' gerçek her neyse,kendimi hazırladım. "Evet?"
Kaşları hafifçe kalktı: "Neden geç geldin?"
"Özür dilerim,ben.." -ne bok söylediğiniz hakkında en ufak bir fikir sahibi değilim- "geç kalmadım?"
İç çekti.Sonra da başını salladı.Ne yapmalıydım,başını kopartıp bir kenara mı fırlatmalı?
Karşıya bakmaya devam ederek başını bana çevirmeye tenezzül bile etmeden konuştu: "Salonda seni bekliyor olmalı,yanına uğra Lu."
Başımda hafifçe sallayarak mükemmel kelimesinin bile oturup ağlayacağı salona doğru ilerledim.Zıplayarak gitmek isterdim ama arkamdan beni dikizlediğini bile düşünüyordum.Salonun dışa açılan kapısını kendime doğru yavaşça çekerken derin bir nefes alarak içeriye ilk adımımı atmış bulundum.Ama çığlık atmamak için zor duruyordum,bu neydi?Çok güzel olmuştu her yer.
Yerde oturduğunu gördüm,beni görünce ayağa kalktı ve ona gülümseyip kapıyı kapattım.Yaklaşık iki saatimi burada harcamak her şeye bedeldi.
Her zamanki gibi ısınma hareketlerini yaptırarak başladım işe.Bu işi kapmıştı ve artık söylememe bile gerek kalmıyordu.Bir süre sonra hareketleri bitirdiğimizde müziği açmak için ileri atıldım ve kolumu tutup beni durdurdu.
"Bir şarkı var,dansı izleyip bana onun dansını çalıştırır mısın?"
"Bu uzun sürebilir ama,bu kadar çok istiyorsan.. olabilir bir ihtimal."
Bana bakıp güldü ve elini çekerek ayağa kalkıp kenara koymuş olduğu bilgisayarını getirdi.Yani kabul edeceğimden ne kadar eminmiş.. Dans videosunu açtı.3 dakika boyunca dans hareketlerini dikkatle izlediğimde video bitiminde kaşlarımı havaya kaldırarak arkama yaslanacaktım ki arkamda bir şeyin olmadığını ve yere uzandığımı fark ettim.Eminim ki "Ne yapıyor bu salak?" diye düşünüyordur şuan.Hızla oturur pozisyonuma tekrar dönerek ona bakıp gülümsedim ve başımı olumlu bir anlamda salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance Game
FanfictionLuhan'a göre,artık birileriyle buluşma günleri sona ermişti.Hatta artık başkalarının ilişkilerine destek sağlıyor ve bunu sorun etmiyordu.Yirmi dört yaşında,kendi işinin başında biriydi ve hayatıyla gayet mutlu,huzurluydu.Zaten iş hayatındaki yoğunl...