" İyiki doğdun Emma iyiki doğdun Emma " Bu da ne böyle bugün benim doğum günüm mü? Ah hiç aklıma bile gelmedi. Gerçekten babam çok güzel oyalıyor. Yanımda duran ve bana sırıtan babama dönüp " Canım babam ya hiç aklıma bile gelmedi çok teşekkür ederim " diyip babama sulu bir öpücük kondurdum. Babamda bana "iyiki doğdun tatlım" diyip oda bana sulu bir öpücük kondurdu. Sonra annemin o güzel sesini duydum.
"Heyy biz hala burdayız" dedi ve annemin yanına koşup " Meleğim canımın içi sanada çok teşekkür ederim " diyip ona da sulu öpücük kondurdum. Oda "Rica ederim tatlım" dedi ve beni pastanın yanına sürükledi.
Pasta çok güzeldi. İki katlı, sade, ve en tepesinde 19 yazan süsler vardı. Birinci katında on, ikinci katinda dokuz mum vardı. Annem " Eee ne duruyosun hadi üflesene. " dedi heyecanlı çıkan sesiyle ve bende onun heyecanına kapılarak mumları üfledim. Bir sürü kişi beni hayranlık içinde neşeyle alkışladı. E tabi sadece ailecek kutluyacak halimiz yok ya.
Komşular , akrabalar, ve bir çok kişi. Çok mutluyum herkes burda ve benim için toplanmıştı."Veeee hediye zamanı"
Babamın bu mutlu sesini duyunca acaba ne aldı diye düşünmeye başladım. Elinde çok ama çok küçük bir kutu vardı. Annemin elinde de aynı kutudan vardı. Herkes hediyesini verdikten sonra sıra geldi hediyeleri açmaya. İlk babamın hediyesinden başladım. Kurdalyeyi çözdüm ve ardından kutuyu heyecanla açtım. Gördüğüme inanamıyorum. Bu çok güzel. Hep bunu istemiştim. Ama almamışlardı. Hep küçüksün falan diyorlardı. Şimdi ise benim bir arabam olmuştu. Kutuda bir araba anahtarı vardı. Hemen babamın kucağına atlayıp " Çok teşekkür ederim babişko " dedim tüm içtenliğimle ve yanağına öpücük kondurdum. Ama bir dakika benim ehliyetim yok ki. " Baba benim ehliyetim yoook " dedim üzülmüş gibi. Çünkü geçen ay sınava girmiştim ve sınavı geçememiştim. Babama bakınca annemi kaşıyla işart ettiğini gördüm. Anneme bakınca oda hediyesini işaret ediyordu. Annemin hediyesini alıp özenle açtım. İçinde bir kart vardı. Kartı alıp iyice baktim bu benim adıma bir ehliyetti. " Ama nasıl olur ben sınavdan kalmıştım?" dedim. Annemde bana sinsi sinsi bakıp gülümsedi. "Babanla kursa gidip ehliyetini senden önce aldık ve hocana sınavdan kalmış gibi göstermesini istedik. Hocan da bizi kırmadı ve dediğimizi yaptı. İşte böyle." Hala inanamıyordum sınavdan kaldım diye ben dünyayı yıkmıştım ve şu anda annem karşımda sırıtıyordu.
"Bunun hesabını sonra sorucam. "dedim. Sonra anneme sarılıp öptüm. Hizmetçimiz Molly pastaları kesmiş dağıtmaya başlamıştı. İlk bana verdi tabiki. Pastayı yedim ve çok tatlıydı. Ukalaca içimden beni andırıyor diye geçirdim. Herkes pastalarını bitirince evlerine dağıldı. Bende yorgun olduğum için odama gittim. Pijamalarımı giydim ve yatağıma girdim. Başımı yastığa koydum. Telefonumdan ses gelince telefonumu elime aldım ne olduğuna baktım. Mark' tan mesaj gelmişti.Mark:
Doğum günün kutlu olsun kusura bakma partiye gelemedim.Emma:
Önemli değil Mark hatırlaman yeterli.Mark:
Sana hediye olarak ne aldım biliyor musun?Emma;
Ne aldın!! Diye sordum heyecanla.Mark:
Hani geçenlerde fuara gitmiştik orda buz mavisi bir araba görmüştük ya...
Ya bu çocuk beni deli edicek uzatmayıp söylese ne güzel olacak.Emma :
Eveeet!Mark:
İşte onun renginde bir diş fırçası aldım:DDemesiyle yüzüm düştü resmen.Yani kendi aklıyla espri yaptığını sanıyor yaa.
Emma:
Off Mark sen espiri yapma hiç komik değilsin.Mark:
Sana da şakaya gelmiyor. Hadi iyi geceler canım.Emma:
Sana iyi geceler canım. Rüyanda bana alcağın arabayı gör.Belki kendin mutlu olursun.
Diyerek tribimi de attım.Gıcık ya nasıl da dalga geçti. Pislik. Kafamı tekrar yastığa koyup uyumaya koyuldum. Gözümü yumduğum an uyuya kaldım.
*****
.Dün gecenin ardından çok mutluyum.Sanırım bu mutluluğunu kimse bozamaz. Yatağımda esnerken telefonumun bildirim sesini duydum.Bu saate kim olabilir ki.Telefonumu alıp merakımı gidermeye çalıştım kendimce. Bir e-mail gelmişti.Fakat gönderen kişi yüksek rütbeli bir ordu mensubuydu.
Sayın Emma Martin ;
Bu yıl yaşadığımız küresel ısınmadan dolayı Avustralyalılar ülkemize savaş ilan etti.Bu olaylar doğrultusunda savaşta çok asker kaybettik. Bundan dolayı asker sayısı yetersiz olduğu için on dokuz yaşında olan kızlarıda savaşa sokmak zorundayız.
Saygılarınızla Komutan Harry Sevarin...Ne yani ben şimdi askere mi gideceğim? Hayır bu olamaz." Anneeeeee" üzünlü bir şekilde anneme bağırıyorum ama kimse gelmiyor. Molly de yok neden kimse yok. Neden , neden kimse yok.
°°°°°°°°°°°°°°°Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum☺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN
FantasyYıl;2029 Küresel ısınmadan kaynaklanan su kıtlığından dolayı Avustralya Almanya'ya savaş açmıştır.Almanyanın ordusu güçlü olmasına rağmen erkek nüfusu azdır. Savaşta erkek nüfusu kayıplardan dolayı daha da azalmıştır.Bu sebepten ötürü ondokuz yaşın...