Hyunjin, ezbere bildiği evin yolunu hızlı adımlar ile geldi.
On, on beş saniye sonra kapıyı Felix'in annesi Bayan Lee açtı.
Hyunjin ufak bir baş selamı verip hızlıca evin içine girip tanıdık koridorları yürümeye başladı.
Sonunda üstünde güneş sembolü olan odanın kapısını çaldı
Karşısında kıpkırmızı gözler ile Felix görmeyi o da beklemiyordu.
Hemen aradan odaya girdi. Ama tek fark odada bir sürü büyük koliler vardı.
Arkasında kalan gence döndu Hyunjin.
"Hyunjin... Annem odama büyük koliler getirdi ve eşyalarımı içine koymami istedi ne oluyor?"
Felix'in ağlamaktan kısılmış ve çatlamış güzel sesini duyduğunda Hyunjin'in hafif gözleri doldu.
Felix bu ülkeden taşınacaktı. O da gidecekti herkes gibi. Burdan göç edecekti.
"Bunun sebebini ikimizde iyi biliyoruz."
Felix kafasını öne eğdi. Hyunjin'in yüzüne bakamıyordu.
Odadaki derin sessizliği bozmak için ağzını açan siyahlı, odadaki tiz hıçkırık, duvarlardan dolaplardan yataktan vurup Hyunjin'in kalbine bir ok misali saplandı.
Hemen sarışın genci kendine çekip yüzünü omzuna gömdü ve sıkıca sarıldı.
"Sözümü tutamadım. hıkĞ- senin yanında olamadım..."
Hyunjin kafasını Felix'in omzundan kaldırdı ve gözlerinin içine baktı.
Gözleri yavaşça minik olanın kalp şekilli dudaklarına kaydı.
İkisinden de ses çıkmazken, Hyunjin dudaklarını yavaşça önündeki dudaklar ile birleştirdi.
Islak, şehvetli bir öpücük değildi bu.
Onca harcanan yılın kısa bir özür göstergisiydi.Felix dudaklarını yavaşça oynatmaya başlayınca, Hyunjin minik olanın kalçalarından tutup kucağına aldı.
Felix, kollarını Hyunjin'in boynuna sardı.
Arkadaki yatağa giderken öpüşmeleri asla kesilmemişti.Hyunjin Felix'i yatağa oturttuğunda onay ister gibi Güneş'inin bal rengi gözlerine baktı.
Felix başıyla onayladığında üstündeki ince beyaz tişörtü eteklerinden kaldırıp yatağın bir köşesine attı.
Kendi gömleğini de çıkarttıktan sonra büyük, damarlı, nasırlı elleri, süt beyazı tende gezindi ve Miniğinin dudaklarına uzandı.
O gece sabaha kadar birbirlerinin özlemini giderip bir daha birbirlerini görmeyecek gibi birbirlerine dokundular.
Sabah ayazının hafif esintisi ile miniğin yüzüne yansıyan güneş ışıltısı daha ayrı bir hava katmışti ortama.
"Benimle şehir dışına gelsene."
Dedi olmayacağını bilmek olsa da yine bir umutla.<
Merhaba
Umarım ficimi beğenmişsinizdir.
1 günde yazdığım mini bir fic oldu
Düz yazı yazamadığım için texting ile birbirlerine olan duygularını olabildiğince yansıtmaya çalıştım.
Oylamayı ve yorum atmayı unutmayın
Başka evrenlerde görüşürüz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia
FanfictionBuz pateni klübü Hyunjin'den haz etmiyordu, Felix dışında. Opia: Bir insanla göz göze bakışmanın verdiği yoğun his.