Odanın camı hafif aralıktı. Serin sabah havası ince bir rüzgarla odasına dolunca ürpererek uyandı. Gözlerini açtığında sabahın ilk ışıkları perdenin arasından odasına sızıyordu. Yastığını düzeltip sırt üstü yattı. Ellerini başımın arkasında kavuşturdu. Esnedi. Özgür hissetti özgür hissettiği için şanslı hissetti. Hayatındaki her şey o an mükemmelmiş gibi geldi. Tüm problemleri uçup gitmişti adeta. Kendi kendine gülümsedi.
Telefonuna uzandı. Walk With The Dreamers'ı açıp sesini biraz kıstı. Sanki her türlü aşırılık, yüksek ses, hızlı hareket mutluluğunu bozacaktı. En sevdiği şarkının yüksek sesi bile... Ellerini tekrar başımın arkasında kavuşturdu. Perdenin aralığından gökyüzü görünüyordu. Gülümseyerek izlemeye koyuldu. Daha önce de huzurlu hissettiği anlar olmuştu fakat ilk kez ne kadar mutlu hissettiğinin bu kadar farkındaydı. Ruhu şıkır şıkırdı. Hissettikçe içindeki güzellik sanki daha da büyüyordu. Sebebi yoktu. Göğsü hafiflemiş ruhu gençleşmiş saçlarında sanki papatyalar açmıştı.
Gülümseyerek, hislerini doya doya yaşayarak yatağında bir süre da uzandı. Uzun zamandır gördüğü kabusları o gece görmemişti. Tüm iyi hislerin verdiği çeviklikle yatağından fırladı. Yaşam enerjisiyle o kadar doluydu ki bir kuğu edasıyla, zarif bir balerinin kıvraklığıyla dans ederek salona doğru yürüdü. Parmak uçlarında salona doğru süzülürken aynada kendini gördü. Beyaz dantelli geceliğinin içinde esmer pürüzsüz bedeni onu bir insandan çok melek gibi gösteriyordu. Dünyevi hiçbir çirkinliğin bulunmadığı, pür güzellikten yaratılmış bedenine neşenin ruhu üflenmiş, zarif, asil bir melek.
Aynadaki aksi hoşuna gitmişti. Şimdi hem şıkır şıkır neşeli hem de dünyanın en güzel kadını gibi hissediyordu. Orada o anda dünyanın en güzel en neşeli kadınıydı. Öyleydi.
Odadan gelen şarkıyı mırıldanarak kahvesini hazırladı. Normalde beklemek sıkıcı gelirdi. Şimdiyse makinenin kahvenin hazır olduğunu söyleyen sesini beklemekten keyif alıyordu. Güzel bir kahveye layıktı. Ona hak ettiği kahveyi hazırlayan makineye hak ettiği süreyi seve seve veriyordu. Her şey ona hizmet ediyor onun iyi hissetmesi için çabalıyordu. Hak ettiği süreyi makineye vermek kendisine değer vermek, kendisi için beklemek gibi geldi. Çalan şarkıya mırıldanarak eşlik ediyor bekleyişin her saniyesinden sonsuz keyif alıyordu.
Makine seslendi. Taşırmadan kahvesini cezveden fincana doldurdu. Duvara bakarak içmek gelmedi içinden, daha güzel bir anı hak ediyordu. Telefonla uğraşarak heba etmek istemedi güzel anı. Üşenmedi masayı camın kenarına çekti. Bir tane de sandalye çekip camdan dışarıyı izleyerek kahvesini içmeye başladı.
İçi içine sığmıyordu. O kadar hafifti ki az daha iyi hissetse camdan uçup gökyüzüne kavuşacaktı sanki. Kahvesinden bir kaç yudum daha aldı. Kendini ödüllendirmek, bu kadar iyi hissedebildiği için takdir etmek istiyordu.
Vişneli sigaraları geldi aklına. Gidip bir tane aldı. Sigarasının ucunu tutuştururken de zarifti. Dışarıdan nasıl gözüktüğünü hayal etti. Dumanı içine çekip sanki bir film yıldızı gibi boynunu yukarı kaldırarak üfledi.
Masmavi gökyüzü ile dolu geniş pencerenin önünde, alçak masanın altına sığmadığı için yanında üst üste attığı bacakları, kalçalarında toplanan beyaz geceliği, masada duran dumanı ip gibi yükselen sigara ve zarif parmaklarının arasında dudağına götürdüğü fincan... maharetli bir ressamın elinden çıkmış bir tabloyu andırıyordu. Güzel sabahlar isimli bir tablo.
Eva ise başarılı bir sanat filminin giriş sahnesinden bir kareye yakıştırıyordu bu manzarayı.
Haklıydı, gerçek hayat hiç bu kadar sakin, özenli ve huzurlu değildi. Eva penceresinin önünde; o filmin huzurlu bir sabaha uyanmış güzel aktristiydi.
Şımarık, neşeli bir gülüş çıktı ağzından. Boğazından gayri ihtiyari çıkan o neşeli sesi kendisine çok yakıştırdı. En az o ses kadar neşeli hissediyordu.
Sigarasından son nefesi alıp, hiç acele etmeden sanki bir kediyi sever gibi söndürdü. Kahvesinin son yudumunu aldı.
Sandalyesinden kalkıp kollarını havaya kaldırdı. Yüzünü cama dönerek uzun uzun gerindi. Uykunun belli belirsiz son izlerini de bedeninden atmış oldu. Artık sadece neşe umut ve güzellikten ibaretti. Banyoya doğru yürürken aynada tekrar kendine baktı. Öpücük atıp duş almak için banyoya girdi. Bugün güzel bir gün olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neşeli Bir Günün Sabahı
RomanceEva 30 yaşına yaklaşan, hayattaki yerini bir türlü bulamamış, kabuslardan dolayı düzenli uyuyamayan yalnız bir kadın. Herhangi bir sabaha uyanır fakat bu kez farklı hissediyordur.