Rüya

19 3 0
                                    

"İnsanı şekillendiren nedir? Aldığı küçük kararlar mı, yoksa kontrol edemediği kaderi mi?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"İnsanı şekillendiren nedir? Aldığı küçük kararlar mı, yoksa kontrol edemediği kaderi mi?"

Uykusunun derinliklerinde karanlık bir ormanda. Yıldızların hiç ışık vermediği, yoğun karanlığın içinde ilerliyordu.

Gökyüzü tamamen kapalıydı, sadece ateşin cılız ışığı ormanı aydınlatıyordu. Ateş, ormanın derinliklerine uzanan kısa bir ışık huzmesi sunuyor, etrafı belirsizlik ve gölgeler içinde bırakıyordu.

Ateşin yaydığı hafif sıcaklık, cam gibi bir sisin içinde dans ediyordu. Rüzgarın getirdiği duman, Jimin'nin yüzüne çarpıyor, ona aniden geçmişindeki karanlığı hatırlatıyordu.

Ormanın derinliklerinde, sanki bir gölge gibi hareket eden kurtlar vardı. Dişleri parlıyor, sessizce ormanın karanlık köşelerinde kayboluyorlardı.

Biraz ileride, sessiz bir baykuş, koyu yeşil yapraklar arasında dinleniyordu. Baykuşun gözleri, derin bir karanlık ve öfke dolu bir bakışla Jimin'e bakıyordu. Ateşin daha da büyüdüğü bir noktada, Jimin'nin karşısına, karanlıkta yüzü seçilemeyen bir adam çıktı.

Ona ne soru soruyor ne de onunla konuşuyordu. Ardından, ormanda beraber ilerlemeye başlıyorlardı. İlerledikçe, onun çevresindeki karanlık ve belirsizlik, ateşin küçük aydınlığı tarafından yer yer aydınlanıyordu.

Ancak, bu ışık, yalnızca geçici bir umut sunuyor, ormanın derinliklerindeki karmaşayı ve belirsizliği daha da kötü hale getiriyordu.

Ormanın karanlığında yükselen boğuk ama anlaşılır bir ses, "Bu sadece bir oyundu efendim, kızlarla oynamak yasak olduğu için bu rolü ben aldım. Bunda dediğiniz gibi bir art niyet yo-"

"Hayır!" Odayı yankılatan bir haykırış. Gözlerini sönmekte olan bir mumun aleviyle aydınlatan loş ışıkta açtı. Nefes alışverişi düzensiz ve göğsünde biraz nefes için can atan bir yakarış.

Islaklığıyla vücuduna yapışan geniş gömleğinin üzerinde göğüs kafesini tutarak, nefesini kontrol altında tutmaya çalıştı. Hala ona yetersiz gelen bu havadan kurtulmak için yatağından hızla kalktı ve açık olan pencereden nefes almaya çalıştı.

Bu bitmek bilmeyen rüyalar, karmaşık zihninin yansımasıydı. Jimin, buna sebep olan şeyin ne olduğunu çözemiyordu ve artık çözmek için de kafa yormuyordu. Eh artık alışmıştı. Odasının penceresi büyük olan bahçeye bakardı.

Bu odasında en sevdiği birinci şeydi, ikincisiyse kulenin orman tarafına bakan ve en tenha köşesinde olmasıydı. Nefesi biraz daha düzene girene kadar rüyasında ne gördüğünü çoktan unutmuştu, aklında kalan tek şey çocukluğunda babasıyla geçen diyalog..

Jimin kulağına çalınan bir fısıltıyla kendine geldi. "Geceyi bekleyemez oldum." Sessizlik. "Işş sessiz ol. Elenor, yeterince gergin bir de seninle yeniden görüştüğümü fark ederse aylarca benimle konuşmaz." Dedi Babası Dük'e ait olan ses. 

Camelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin