jeongguk
selam
bistroda mısın
görüldütaehyung
?jeongguk
bistroda mısın değil misintaehyung
buradayım
nedenjeongguk
yoongi ceketini orada unutmuş
almam gerekiyortaehyung
bir dakika
görüldüburada ceket falan yok
jeongguk
ne
tam da mekanın önündeydim🐦🔥
taehyung
jeongguk
bistro
önü
ceket
yoongijimin
jeongguk yoongi'nin ceketini almak için bistroya mı gelmiş ney🐦🔥
taehyung'un kalbi, göğsü dışında her yerinde atıyor olabilirdi.
mutfağın arka kapısında bekliyorken jeongguk'un neden burada olduğunu anlayamamıştı, yoongi ona haber bile vermemişti ve taehyung da hayalperestliğinden midir anlayamıyordu ama bu hareketin altında küçük bir yalan sezmiyor değildi.
derince bir nefes alarak mutfağın kapısını açtı, mutfağın bar kısmına ve kasa bölümüne bakan küçük pencerenin ötesinde bir saniyeliğine onu gördü. cam kapıyı ittiren jeongguk yüzünden bistroda arkadaki sakin müzikle birleşen zilin tıngırtısı kulağına ulaştığında bir defa nefeslenmek zorundaymış gibi hissediyordu.
kapıdan kasaya kadar attığı öz güven diye bağıran adımları taehyung'a sonsuz bir zaman dilimi gibi gelmişti ama jeongguk orada durup kendisine, "selam," dediğinde, gerçekliğe dönüverdi.
"selam," dedi taehyung, çekingen ses tonu yüzünden kendine bir tokat atmak istese de yumruğunu sıkıp duraksadı, "ceket yok, yoongi de öyle, zaten geleceğini söylememişti de aslında. nereden çıktı bu ceket işi anlayamadım-"
jeongguk güldü. "yalandı."
"ha?"
taehyung gerçekten şaşkın bir ifadeyle kalakaldığında, jeongguk onu şöyle bir süzmüştü, ve ne için burada olduğu epey de belliydi. "yalandı," dedi. "bir çeşit bahane de olabilir. ne dersen de."
taehyung yutkundu, "neden ki?" diye sorarken sadece birkaç saniye önce kendisini süzen alfa yüzünden suratının pancara dönmemiş olmasını umuyordu.
jeongguk onun sıkı sıkıya bağladığı önlük yüzünden ortaya çıkan beline bir defa daha baktı. "çünkü dikkatimi çektin. ve buraya dönmek için yoongi'yi kullanmam gerekiyordu."
taehyung cevap bile verememişti. öylece durup suratına bakıyorken gözlerini kırpıştırdı, tekrar yutkundu, ellerini nereye koyacağını bilemeden arkasında birleştirerek yerinde sallandı. bakışlarını kaçırmamak için çaba sarf etse de bu pek mümkün değildi.
jeongguk ise hiç mi hiç gergin değildi. çünkü taehyung'u gördüğünden beri aklından çıkaramıyordu ve istediğini almasını bilirdi.
karşısında ezilip büzülen çocuğa bakarken ilk karşılaşmalarında fark edemediği bütün detaylarını sadece birkaç saniyede fark edebildiğinde, "güzelsin ve farkındasın," dedi bu defa. "kafamı karıştırdın."
taehyung neredeyse patlayacaktı. neredeyse. bunun yerine, "ice americano!" demeyi tercih etti, hem de yüksek bir sesle. ardından kasaya neredeyse yapışarak, "ice americano siparişiniz hemen geliyor efendim!" diye bağırdı arkaya ve jeongguk'a tek bir bakış bile atmadan mutfak kapısına doğru koşuşturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
off the bloom | taekook
Fanfictiontaehyung'un tek isteği bir alfaya nasıl davranacağını öğrenmekti. jeongguk ise ondan bahanelerin arkasına sığınabileceği ama inkâr edemeyeceği kadar çok hoşlanıyordu.