one.

4 1 13
                                    




Çizimlerine alışık olduğu bu dünyada uyanalı sadece iki gün olmuştu. Yine de her şey korkunçtu. Yaşayabilecek tek yeri o aptal yetimhaneydi ve orası da geri dönemeyeceği kadar korkunçtu.

Akira körfezin kenarında durmuş, yukarıdaki gri gökyüzünü yansıtan çalkantılı denize bakıyordu. Dazai ve Atsushi'nin sahneleri için her zaman hayal ettiği yer burasıydı ama şimdi suya baktığında burası akıl almaz derecede farklı, hatta tehditkar geliyordu.

Bu, mayfaların ve hükümetin çatıştığı, onun yarattığı dünyaydı. Ancak şimdi sanki etrafındaki gerçekliğin dokusu çözülüyormuş gibi yönünü şaşırmış hissediyordu.

Körfezdeki tanıdık manzaralar tam da hayal ettiği gibiydi. Ama gerçekten görmek çok daha farklıydı.

Düşüncelerini toparlamaya çalışırken kıyı boyunca hareket eden figürleri fark etti; hayatlarını sürdüren insanlar, yüzleri loş ışıkta gölgelenmişti.Her kişi, her yer ona geride bıraktığı hayatını hatırlatıyordu.

Aniden yanında birinin belirdiğini hissetti. Döndüğünde Atsushi'yi gözlerinde endişeyle orada dururken buldu. "İyi misin?" diye sordu, sesi yumuşak ama istikrarlıydı. "Korkmuş görünüyorsun."

Onu görünce kalbi hızla çarptı, duyularına rahatlama ve şaşkınlık karışımı bir duygu hücum etti. "Ben... ben iyiyim," diye yanıtladı, sesini dengelemeye çalışarak. Kendi çizdiği o karakter karşısında duruyordu. Hemde kanlı canlıydı ve bunu onu mutlu etmek yerine korkutuyordu.

Atsushi ona sıcak bir gülümseme verdi. Gülüşü gerçekten her yeri aydınlatabilecek gibiydi, Atsushi'nin zayıf noktası buydu işte. Kendisinden çok en çokta başkalarını düşünürdü. Akira'nın tasarlarken en çok üzüldüğü karakterlerden biriydi. "Ben Atsushi Nakajima, dediktifim. Sen ise..?"

Akira, onu izlerken içindeki karmaşa biraz olsun dağıldı. "Ben... Akira Nakamura," diye yanıtladı, sesi daha kararlı hale geldi. Belki de Atsushi onun buradan çıkışı olabilirdi.

"Harika!" dedi Atsushi, gözleri parlayarak. Tam o esnada çocuğun gözleri kızın üstündeki paltoya takıldı. Bir yerden tanıdık geliyordu ama nereden geldiğini kesitrememişti. Bir terslik olduğunu hissedebiliyordu, kızın etrafında ki kara bulutlaro resmen hissedebiliyordu. Ona yardım etmesi gerektiğini hissediyordu.

Atsushi, neden buraya geldiğini bilmiyordu bile. Bir şey ona buraya gelmesini söylemişti o da içinde ki sese uymuştu. Şimdi ise her zamanki yerinde daha önce görmediği ve kırılmış olduğuna emin olduğu bir kız vardı.

Akira, varlığının gerçeğini ortaya çıkarma dürtüsüne karşı koyarak zorlukla yutkundu. "Ben... ben sadece nerede olduğumu anlamaya çalışıyorum," diye yanıtladı, sesi fısıltıdan biraz yüksekti.

Atsushi'nin gülümsemesi sıcak ve içtendi. "Burada güvendesin. Eğer istersen benimle ajansa gelebilirsin. Bunu birlikte çözeceğiz.

Sözleri onun içinde yankılandı, belirsizliğin ortasında bir umut ışığıydı. Ajans; karakterlerinin hayal ettiği tehditlere karşı savaştığı yer. Orada gerçekten teselli bulabilir miydi? "Evet, sanırım bu iyi olur," dedi, sesine yeniden bir kararlılık hissi geldi. Bir şekilde nasıl buradan çıkacağını bulabilirdi.

Yan yana yürürken Akira suya baktı, düşünceleri yarışıyordu. O artık yalnızca bir yaratıcı değildi; etrafında gelişen hikayenin ayrılmaz bir parçasıydı. Hayal ettiği güçlü varlıklar olan yetenek kullanıcıları artık gerçek tehditler olarak ortaya çıkıyordu. Karanlık auralarının ufkun hemen ötesinde gizlendiğini, hırslarının onun kaderiyle iç içe olduğunu hissedebiliyordu.

my body's looking wrongWhere stories live. Discover now