İnsatgram'a fotoğraf attıktan sonra whatsapp'a girdim. Nil'im mesaj atmıştı.
"Sonra?"yazmıştı. Olanları onada anlatmıştım. Tabiki anlatcaktım.
"Zaten güvenmemiştim ona Nil. Ayrılmamız iyi oldu. "
"Onu bu kadar severken mi ?"
"Bitti Nil işte bitti."yazıp çıktım wp'den. Ağlamicaktım. Ne olursa olsun onun için ağlamiyacaktım. Demir'le kurstan sevgiliydik. Kurs bitince "Ayrılalım"diye mesaj atmış. Sevgisi bu kadarmış yani.
Bende inanmıştım. Ya kim severki beni ya? Asosyal'in tekiyim. Biri beni sevdiğini söylese "ya bi git işine "derim yemin ederim.
Yarım saattir üst üste mesaj atan bestime bakmak zorunda kaldım.
"He nil he"
"Arıyim mi ?"bu soruyu her sorduğunda neden yüzüme bi gülümseme geliyor ?
"Ara."
Nil benim internetten arkadaşım. Onsuz ne yapardım bilmiyorum. Her mesaj attığında sevinçten anırıyorum. Herneyse Nil'le biraz konuştuktan sonra telefonu kapattım. Uykum vardı. Sanırım uyumuştum.
Kalktığımda 43 yeni mesaj vardı. Görüntü ? Kimdendi ? Mesajın kimden geldiğine baktığımda ellerim titremeye ayaklarım tutmamaya başladı. Demir. Mesajları açıp incelediğimde hepsinin eski fotoğraflarımız olduğunu gördüm.
Bunu neden yapmıştı. Onu zorla unuttuğumu bile bile neden bunu yapmıştı. Eğer benden bi şans daha isterse bunu ona vermeyeceğimi söylemiştim. O zaman bu da neyin nesiydi ?
Hemen Nil'i aradım ve yaptığı şeyi anlattım. "Sor"dedi. Sor? Ben? Saçmalık. Ama yapıcaktım. Nil ne dediyse yaptım bu zamana kadar ve hiçbirinde pişman olmadım. Bunu da yapıcaktım. Ama hazır değildim. Onunla mesajlaşarak olsa bile konuşmaya hazır değildim.
Annemin odama aniden girmesiyle irkildim "yarım saattir seni çağırıyorum Defne! Ne halt yiyorsun ?"cidden 10 dakikadır telefona kitlenmiştim. Annemin abartmalaranı seviyordum.
"Ne oldu anne?"
"Demir aşağıda." Ne? Demir mi ? Bu saçmalık. Demir nasıl burda olabilirdi. Isteyerek yapıyordu. Ondan nefret ediyorum. Nefret.
"Tamam anne iniyorum."
"E bi zahmet."deyip çıktı odamdan. Ayaklarım birbirine bağlanmıştı. Nasıl aşağı inecektim. Ona nasıl bayılmadan bakacaktım? Nil'i arasam? Of olmaz. Hemen inmem lazımdı. Aynada kendime baktım. Elime göz kalemi alıp sürmeye koyulacakken kendime"sen ne yapıyorsun? Niye süsleniyorsun? O senin için bişey ifade ediyor mu?"diye sordum. Ve göz kalemini bırakıp indim.
Merdivenlerden inerken kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Kapı kapanmıştı. Kapıyı açıp dışarı baktım. Kimse yoktu. Sadece bir kutu vardı. Üzerinde de "Defne'ye" yazıyordu. Hayır. Hayır Demir. Aklımdan geçen şeyi bırakmış olamazsın.
Dışarı çıkıp etrafa bakındım. Etrafta kimse yoktu. Bahçenin arkasına gittim. Yok. Demir yoktu "Senden nefret ediyorum Demir."diye bağırdım ve koşarak eve girdim. Kutuyu dolabıma atıp yatağa atladım.
Sinirden ağlamaya başladım. Yorganları yere atıp yastığımın çarşafını yırttım. Masamın üzerindeki eşyaları yere fırlatıp kendimi yatağa attım." Demir senden nefret ediyorum"diye bağırdım gene. Gene. Gene. Gene. Gene. Gene.