Çok uzun emekler verir,
İlişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı,
Yüreĝi, beyni, ruhu, o kadar zor kabul etmiştir ki,
Başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela.
Tam tersi konuşmamız lazım der.
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar.
Ertelenir o konuşmalar,
Maç bitimine, yemek sonrasına ve daha bir çok lüzumsuz şeyin ardına.
Ötelenir.
Kadınlar inatçıdır
Hayata tutundukları gibi,
Aşklarına da sahip çıkarlar.
Bu yüzdendir konuşup derdini anlatma isteği.
Karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar.
Sonunda pes eder adam.
Bir ışık görür kadın.
Tüm derdini paylaşır.
Genellikle ne cevap alır?
Abuk subuk konuşma.
Gereksiz ve saçma gelmiştir,
Adama anlatılanlar.
Hiç de üzerinde durmamıştır.
Yine bir sıkıntı,
Tatmin edilemeden geçiştirilir.
Ve adam...
Gün gelir bunların kendisine,
Ok gibi döneceğini bilemez.
Bir kadın şikayet ediyorsa,
Yada erkeklerin değimiyle vıdı,vıdı ediyorsa,
Erkek bilmelidir ki,
O ilişkiden hala ümidi vardır kadının.
Yürütmek, birlikte yaşamak,
Sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur.
Daha önemlisi,
O adamı hala seviyordur.
Kadın susarak gider...
En önemli detaydır.
Erkeklerin hiç anlayamadığı durum,
İşte bu kadar basittir.
O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın,
Kendini sessizliğe vermiştir.
Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse,
O zaman sevgisi de yara almış demektir.
Yüreğindeki bavulları toplamıştır.
Kafasındaki biletleri almış.
Ve aslında bedeni orada durarak,
İlişkiden çıkıp gitmiştir.
Kadın gerçekten gitmişse,
Çok sessiz olmuştur ayrılışı.
Kimse hissetmeden,
Kapıları vurup kırmadan gitmiştir.
Her akşam eve geldiğinde
Kapının açıldığını gören adam,
Anlamaz ama,
Bir kadın sessizce gider.
Ne mutfağında yemek pişiren,
Ne yan koltukta televizyon izleyen,
Ne gece ruhunu kenara, koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın,
Artık o kadındır.
Bir kadının çığlıklarından,
Kavgalarından korkmamak gerekir.
Çünkü.
Kadının gidişi sessiz ve asildir.
Cemal Süreyya