Bölüm-2 Yine mi sen?

33 3 2
                                    

Gözlerimi açtığımda saat 07:15'ti. Hemen banyoya girip elimi yüzümü yıkadım.Banyodan çıkıp gardolabının karşısına geçtiğimde ise ne giyeceğimi düşünüyordum.Siyah dar paça pantolon ve siyah vücuduma yapışan,göbeğimi gösteren bir üst giydim.Altına uzun siyah bağcıklı bir bot giydim.Çelişkiyi seviyordum ve çoğu insan beyenmesede benim zevkimdi.Makyaj dolabımın yanına gidip,sandalyeme oturdum.Siyah bir ruj sürdüm ve gözlerime eyeliner çektim. Saçlarım zaten düzdü.Sadece taradım ve şekil verdim.Telefonumu da cebime attıktan sonra alt kata koşar adımlarla inip,arabanın ve evin anahtarını aldım.Dışarı çıkıp evi kilitledikten sonra küçük garajda olan siyah motoruma bindim. Kaskımıda taktıktan sonra motoru çalıştırıp havuzun olduğu yere doğru sürmeye başladım...

Havuza vardığımda , motorumu otoparka bıraktım.Güvenlik kısmında olan bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladım.Vardığımda Berfu 'Erken geldin bebeğim' dedi.'Motorla geldim bebeğim'dedim.Bizim Berfu'yla birbirimize kullandığımız sevgi sözcüğümüz 'bebeğim' idi . Hepsine teker teker sarılıp öptükten sonra,' Ben üstümü değiştirmeye gidiyorum,gelirim hemen'dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.Soyunma odasına girip kırmızı bikinimi aldım ve kabinin içine girip üstümü değiştirmeye başladım.Bütün bikinilerim tek renkti.Değişik bikinilerimde vardı ama çoğunlukla tek renk olanları giyiyordum.Kabinden çıkıp dolabımı tekrar açtım , içinden makyaj çıkarma bezi ve düdüğümü aldım .Elimdeki eşyalarıda dolaba yerleştirip tekrar kabinin içine girdim. Boy aynasının karşısına geçip makyajımı çıkardım. Düdüğümüde boynuma astıktan sonra elimde kalan makyajımı sildiğim bezi çöp kutusuna attım.Soyunma odasından çıkıp bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladığımda , sert bir şeye çarpıp yere kapaklandım.Yanıma biri gelip 'Çok özür dilerim bir şeyiniz var mı?' diye sorduğunda sesin geldiği yöne doğru baktım. Kahverengi saçlı,kahverengi gözlü , oldukça yakışıklı bir çocuktu.'Önemli değil'deyip ayağa kalktım ve bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladım.Yüzlerine baktığımda hepsi sırıtmış bana bakıyordu.Ne olduğunu anlamaya çalışarak ' Neye gülüyorsunuz ' diye sordum. Umut kafasına bir yöne doğru ittirip , bana çarpan çocuğu gösterdi. 'Ee gülünecek ne var bunda?' diye sordum. Yağız ' Bilemiyeceğiz artık' dedi.Yüzümdeki sırıtış gülümsemeye dönüştüğünde ' Ben daha annemin , babamın acısını atlatamamışken nasıl böyle bir şey düşünürsünüz ' dedim. Sinir ediyorlardı beni...Her ne kadar ölümlerinden 3 yıl geçsede ben onlarla yatıp kalkıyordum.Ben hayata küsmüştüm. Barışmayacaktımda.Yaşama sebebim canımdan çok sevdiğim annem ve babamdı. Artık onlarda yoktu.Kimin için yaşıyacaktım ki artık...Tamam sevgilim olmayacak, istemiyorum demiyordum. Ama...Biraz daha acıya alışmam gerekti...

Arkamı dönüp kuleme doğru yürümeye başladım.Tırmanıp sandalyeme oyurduğumda saate baktım 07:45 'ti . Havuzun açılmasına 15 dakika vardı.Kulenin kenarıan yerleştirdiğim bir kaç kitaptan elime geleni aldım ve okumaya başladım....İnsanların sesi gelmeye başlayınca kitabı diğerlerinin üstüne bırakıp ,yüzmeye başlayanların üstünde gözlerimi gezdirdim. Erkeklerin oluşturduğu bir çemberin içinde bir şeyler oluyordu. Ve devreye girmem gerektiğini anladım.Boynumdaki düdüğü çalıp kuleden indim.Suya atlayıp çembere doğru yüzmeye başladığımda kimsenin beni takmadığını anlamıştım.Birini çekeleyip çemberin içine girdiğimdeyse uzun bir düdük çalıp '' Ne oluyor burada?...'' lafımı bitiremeden çocuğun üstündeki diğer çocuk düştü ve havuzun kenerında olduğumuz için kafasını sertçe kenarlıklara vurdu. Yanına yetişip onu sudan çıkarttığımda kafasından kan geliyordu.Çocuğun yüzüne baktığımdaysa bana çarpan çocuk olduğunu gördüm '' Yinemi sen '' dedim. Yüzünü buruşturduğunu gördüğümdeyse '' Sonra konuşacağız ama şimdi kafana bakmam gerekiyor'' dedim.Ayağa kaldırıp yardım çantasının olduğu odaya doğru yürümeye başladık.Kolunun altında onu yavaş yavaş , odaya doğru sürüklüyordum.Odaya vardığımızda kapıyı açıp, hasta yatağına yatırdım adını bilmediğim çocuğu.Havuzun sahibi ne olur ne olmaz diyerekten yaptırmıştı bu odayı.Hemen yardım çantasının içinde olan her şeyden konulan dolabı açıp eldiveni ellerime geçirdim. Sargı bezi ve tentürdiyot şişesini elime alıp hasta yatağının yanına sandalyeyi çektim. Kafasına baktığımda hafiften çizilmiş olduğunu gördüm. Pamuk almayı unuttuğumu anlayınca sandalyeden kalkıp dolaptan pamuk aldım.Sandalyeye geri oturup,tentürdiyot şişesini pamuğa diklediğimde elim tentürdiyot olmuştu.Şişeyi yere bırakıp ağzını kapattıktan sonra , pamuğu çizilen yere hafif hafif sürmeye başladığımda çocuk elimi tutmaya çalışıp ,boğuk bir ses çıkardı.Canının acıdığını anlamıştım.'' Yavaş yavaş yapacağım, hissetmeyeceksin ama elimi birden tutarsan senin canın acıyabillir '' dediğimde '' Tamam, yapmaya çalışacağım'' dedi.Gerçekten özen göstererek hafif hafif kafasına sürüyordum pamuğu.Acısının biraz daha azaldığını , aşağıya doğru inen elinden anlamıştım.Yarayı iyice temizledikten sonra sargı bezini ölçülü bir şekilde kesip yarasını kapattım. Yine bir şey unutmuştum.Yara bandı.'' Elinle bezi kafanda sabit tutar mısın?'' diye sorduğumda eliyle işaret yaptı. Tekrar kalkıp dolaptan yara bandı aldım.Sandalyeye geri oturduğumdaysa elini hafifçe yere indirdim.Yara bandıyla bezi sabitledim.''Yaranı kapattım fakat ağrın var mı? Ya da bir yerin daha acıyor mu?'' diye sordum.''Hayır,fakat yaramla ilgilendiğin için teşekkür ederim.Beni patronunuz Erdem beyin yanına götürebilir misin?'' dediğinde kafamı onlaylayarak aşağı yukarı salladım. Sağ kolundan tutup kalkmasına yardım ettim. Kalkınca da koluna girip patronun yanına doğru yürümeye başladık.Kapıyı açtığım sırada çocuk konuşmaya başladı''Ben Aren '' dedi.Sıcakkanlı olmaya çalışarak '' Bende Mina , tanıştığımıza memnun oldum '' dedim...........................Erdem beyin odasının önüne geldiğimizdeyse kapıyı tıklatarak ses vermesini bekledim.Ses geldiğinde kapıyı açıp içeri girdik.Onu Erdem beyin masasının önünde duran koltuğa oturtturdum. Ve olayı başından anlatmaya başladım...                                                                                                                                                                                                                 Aren'in Erdem beyin oğlu olduğunu öğreneli bir saat olmuştu. Aren yurt dışından babasını ziyaret etmeye ve buraları gezmeye gelmiş.E haliyle buraları bilmiyormuş. Erdem beyinde işleri yoğun olduğundan, kabak benim başıma patlamıştı.Ona nazikçe bugün arkadaşlarıma sözüm olduğunu ve yarın gezmeye başlayabileceğimizi söyledim.Anlayışla kafasını aşağı yukarı salladı.Erdem beyden izin alıp odadan çıktım.Ve işime geri döndüm                                                                                                                                     .............................................                                                                                                             Eşyalarımı giyip dolaba geri koyduktan sonra odadan çıktım. Bizimkilerin yanına doğru yürümeye başladım.Yanlarına gittiğimde merakla '' Bugün ne yapıyoruz'' diye sordum. İstemesemde onlarla gitmek zorundaydım. Söz vermiştim....                                                                                                                                        Sahilde oturup sohbet etmiş, bir cafeye gidip bir şeyler yeyip içmiştik.Saat geç olunca hepimiz evlere dağılmıştık...Motoru küçük garaja park edip , eve doğru yürümeye başladım.Kapının kilidini, cebimden çıkardığım anahtarla açıp içeri girdim ve kapıyı kapattım.Yukarı kata çıkıp ılık bir duş aldım.Uykum fazla yoktu fakat yatsam uyuyabilirdim.Üstümü giyip saçlarımı kuruttuktan sonra, aşağı kata inip dwd ye eskilerden kalma bir cd taktım. Telivizyonun karşısındaki koltuğa uzanıp izlemeye başladım.Anne ve babamla kutladığım son doğtum günümdü....             

                                 'Kaç yaşına girdin Mina' dediğinde annem ona doğru dönüp göğsümü gere gere   ''15 anne, artık büyüdüm'' dedim. Annem bana yaklaşınca bende bir adım atıp anneme sıkı sıkı sarıldım...Babam kıskandığına dair sesler çıkarınca, annemden yavaşça ayrılıp babma sarıldım konuşmaya başlayınca kafamı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım '' Sen kaç yaşına gelirsen gel...Benim gözümde küçücük bir prensessin kızım'' dedi babam...

               Hıçkırarak ağlıyordum.Onları çok özlemiştim.Kokularını...Delirmek üzereydim.Öldüklerine inanmak istemiyordum...Ölmemişlerdi...Ölemezlerdi...Ayağa kalkıp ne varsa yere fırlattım.Kendime sahip çıkamıyordum.Başım patlıyordu. Ölemezlerdi.Ölemezlerdi.Ölemezlerdi.Ölmemişlerdi...Sesimin çıktığı kadarıyla bağırıp '' Ölmediniz.... Ölmediniz'' Halim kalmamıştı...Gözlerim kapanıyordu...En son hatırladığım şey ise göz kapaklarımın kapandığıydı....                                                                                                                                                                                                                                                                      


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YENİDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin