0.2

75 11 7
                                    

"Hyunjin?"

Siktir. Cidden uyanmıştı. Ne diyecekti ki? Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Çocuğa benziyorsun, insan yemek yedikten sonra ağzını siler. Ya yastığa dudağında ki salça bulaşsaydı?"

Felix gözlerini kırpıştırıp elleriyle yüzünü kapattı. Bir süre nefes aldıktan sonra ellerini yüzünden çekti ve başını eğdi.

"Tamam, ben hallederim. Yemekler için teşekkürler. Çıkabilirsin."

Hyunjin alt dudağını ısırıp kaşını kaldırdı.

"Güzel miydi yemekler?"

Felix başını sallayarak ellerine bakmıştı.

"Evet oldukça lezzetliydi, annenin yemeklerini sevdiğimi biliyorsun."

"Pekâlâ, ona iletirim. İyi geceler."

"İyi geceler."

Hyunjin odadan çıktığında derim bir nefes aldı, çok kötü hissediyordu.

FLASHBACK

"Yani bana kolonyamı bitirenin Jisung olduğunu mu söylüyorsun?"

Chan başıyla onayladı. "Evet, öyle tepki verdiğinde söylemekten korkmuş."

Chan birkaç adımla tekli koltuğa ilerleyip oturdu. Ardından başını arkasına yaslayıp derin nefes aldı.

"Şu sıralar Felix'in üzerine çok gittiğinin farkında mısın Hyun? Bu durumun böyle gitmesine izin veremem. En azından gidip onunla konuş ve aranızı az da olsa düzelt. Böyle ilerlerse Jinyoung pdnim durumu anlayacak ve ceza verecek. O odaya Felix'le birlikte tıkılmak istiyor musun?"

Ceza odası. Güneş, ışık, camın olmadığı bir hücre gibidir. Kavga ettiğin kişiyle 24 saat orada kalmak zorunda bırakılırsın.

"Asla."

"O zaman hareketlerinize dikkat edin. Kimse o lanet olası hücreye tıkılmanızı istemiyor."

Hyunjin başını sallayıp gözlerini bir süre kapattı.

"Pekâlâ hyung halledeceğim."

Chan ayaklanıp odadan çıktı.

FLASHBACK END

"Sikeyim..."

Odasına ilerleyip uyumak için hazırlandı. Yarın bir oyuna katılacaklardı. Erkenden uyuması gerekirdi.

---

Sabah alarmının çalmasıyla uyandı Felix. Hızlıca kalkıp elini yüzünü yıkadı. Daha sonra üzerine giyeceklerini dolaptan çıkarıp hızlıca üzerine geçirdi. Bugün dolu dolu geçecekti. Ceketini sonra giyerim diyerek yatağın üzerine bırakmış, hemen makyajına yönelmişti. Çillerini kapattı ilk, daha sonra makyajına devam etti. Saçlarını da yapıp şapkasını takarak ceketini eline aldı. Odadan çıkıp mutfağa yöneldi.

Dolaptan orman meyveli bir kefir alarak başına dikledi. Arkasına döndüğünde tüm üyeler arkasındaydı.

"Ha, ne oldu?"

"Seni bekliyorduk, hadi çıkalım Yongbok-ssi." dedi Changbin.

Arabaya bindiklerinde Felix'in aklına gelenle gözleri büyümüştü. Doğru ya, fanservice...

İlk Hyunjin adım atacaktı. Ne olursa olsun ilk Yongbok başlamamalıydı.

Seungmin omzuna yaslanmış, uslu bir köpecik gibi uyuyordu. Yongbok da ona sarılıp kokusuyla birlikte gözlerini kapattı. Şuan çok rahattı. Saatlerce böyle uyuyabilirdi.

Sonunda vardıklarında Jeongin ikisini uyandırmış, hemen arabadan inmişlerdi. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı tam olarak.

"Jisuung, sence ne oynayacağız?" dedi Jeong.

"Hiçbir fikrim yok Jeonggie."

Seungmin ilerideki büyük binayı gösterdi. "Umarım terk edilmiş bir okulda korku oyunu oynamayız. Çünkü tüm kameralar orada."

Felix korkuyla gözlerini büyüttü. Korkuyla alâkalı her şeyde çok hassastı.

"Eğer öyle bir şey olursa benim yanımdan ayrılamazsın Seung. Söz mü?"

"Söz veremem Yongbok-ssi, ya çok seksi bir canavar görür ve onun peşinden gidersem?"

"Hey! Ne konuşuyorsunuz orada hararetli hararetli?" diye atladı Minho.

"Oyun hakkında ortaya teori atıyoruz hyung, sence ne olacak?" dedi Jeong.

"Zombilere yakalanmadan koskoca okulda 5 anahtar bulmamız lazımmış. Sonra en alt katta bu anahtarları doğru kapılara yerleştirip çıkışı bulmalıymışız."

Felix endişeli bir şekilde Minho'ya döndü. "Hyung, benim yanımdan ayrılmasan olur mu?"

Minho sırıtıp Jisung'u kendine çekti ve konuştu. "Benim Jisung'la işlerim var, Chang baksın sana."

Fakat Changbin'e baktığında Jeongin ile sarmaş dolaş olduğunu gördü. En iyisi onları da rahat bırakmaktı.

"Chan hyung, eş olalım mı?"

Chan Felix'in saçlarını karıştırıp gülümsedi. "Oluruz oluruz."

Felix işte şimdi mutluydu.

---

Chan ile Felix karanlık koridorlarda yürürken Felix korkudan Chan'a yapışmıştı.

"Chan hyung, oyun bittiğinde gece kapalı havuza gidelim mi?"

"Gidelim, bizimkilere de haber veririz."

"Tamamdır o za-"

Arkadan bağıran zombi ile ikisi de koşmaya başlamıştı. O kadar hızlı koşuyorlardı ki ayakları kaysa bir yerleri kırılabilirdi. İkili yol ayrımına geldiklerinde Felix yanlışlıkla sağdaki koridora girdiğinde artık geri dönmek için çok geçti. Koşabildiği kadar koştu ve en sonunda kendini bir sınıfa attı. Yere çöküp derin derin nefes aldı.

Fakat bir çatırtı sesi gelmişti.

"Yongbok?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fanservice // hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin