~1.BÖLÜM~

38 7 83
                                    

Herkese Merhaba.
Umarım okurken keyif alırsınız

Canım arkadaşım bu bölüm sana gelsin Dulcet_dulcet_07
💜💜

---------
Kang Seo-eun, büyük binanın kapısından içeri adımını attığında kalbi deli gibi atıyordu. BTS’in yeni menajeri olarak atanmak, onun kariyerinde dönüm noktasıydı ama aynı zamanda hayatının en stresli günü olmaya adaydı. Geniş koridorda yürürken her adımı daha ağır geliyor, omuzlarındaki baskıyı hissettikçe nefesi hızlanıyordu.

Nihayet odaya ulaştığında derin bir nefes aldı. Elini kapının tokmağına uzatıp yavaşça döndürdü. İçeriden kahkahalar ve hafif bir konuşma uğultusu geliyordu.

"Tamam Seo-eun, sadece derin bir nefes al ve doğal ol,” dedi kendine.

Kapıyı aralayıp içeri girdiğinde, o an gördüğü manzara karşısında kalbi bir anlığına durdu. BTS! Canlı, kanlı BTS üyeleri! Odaya dağılmış bir şekilde sohbet ediyorlar ve güya kendisini bekliyorlardı ama Seo-eun bunu beklemiyormuş gibi hissetti.

Yoongi, rahat bir şekilde koltuğa yayılmış halde elindeki kahve kupasını yudumlamaktaydı. Yanında oturan Jin, telefonuna gömülmüş, bir şeyler karıştırıyordu. Taehyung, camın önünde durmuş dışarıya bakarken Jungkook, masanın kenarında bir şeye konsantre olmuş gibiydi. Namjoon, büyükçe bir dosyayla meşgulken, Hoseok tam o sırada bir şarkı mırıldanıyordu.

Aniden oda sessizleşti ve herkes bir anda ona doğru döndü. Seo-eun’un nefesi boğazında düğümlendi, elleri ter içinde, gözleri kocaman açılmıştı.

Namjoon hemen ayağa kalktı, her zamanki kibar tavrıyla ona yaklaştı. “Merhaba! Sen bizim yeni menajerimiz olmalısın,” dedi kocaman gülümsemesiyle.

Seo-eun başını salladı ve zor da olsa gülümsemeye çalışarak, “Evet, evet. Merhaba, ben Kang Seo-eun. Sizinle çalışmak gerçekten çok büyük bir onur,” dedi. Sözcükler ağzından dökülürken sesi biraz titredi ama bu, heyecandan başka bir şey değildi.

O sırada Jin, kurnaz bir gülümsemeyle ona doğru baktı. “Ellerin terli mi?” dedi, alaycı bir sesle. “Çoğu kişi ilk tanışmada böyle olur, merak etme. Bizim bir lanetimiz var.”

Seo-eun, gözleri büyümüş halde gergin bir şekilde kahkaha attı, “Sanırım BTS laneti, öyle mi?” diye sordu, hafif bir şakayla.

Hoseok hemen araya girdi, Jin’e göz kırparak, “Hyung, yeni menajerimizi daha ilk günden korkutma, lütfen. Zaten heyecanlı görünüyor,” dedi sevecen bir ses tonuyla. Seo-eun’a dönerek ekledi: “Merak etme, gerçekten eğlenceli bir ekibiz. Bazen Jin hyung hariç tabii.”

Jin, “Hey! Ne demek Jin hariç?” diye alayla karşılık verirken, Taehyung gülerek camdan ayrıldı ve Seo-eun’un yanına geldi. “Gerçekten seni korkuttuk mu?” diye sordu, gözleri merakla parlıyordu.

Seo-eun gülümseyerek başını salladı. “Yani, TV’de olduğunuzdan daha büyüksünüz. Biraz dev gibi hissettirdiniz ama sanırım sadece heyecandan.”

Jungkook bu yorumu duyunca hafifçe mırıldandı, “Kameralar boyu hep kısa gösterir zaten...” dedi, sanki bu durum onu gerçekten rahatsız ediyormuş gibi.

Yoongi o an ciddiyetini bozmadan kahvesinden bir yudum alıp masaya bıraktı. “Önemli olan boy değil, ruh,” dedi derin bir tonla.

Odaya aniden bir sessizlik çöktü. Yoongi’nin bu felsefi sözü, her zaman olduğu gibi biraz ağır geldi. Ama sonra Jin, her zamanki alaycı tavrıyla, “Ruh mu? Yoongi, şiirsel moduna girdin yine,” diyerek sessizliği bozdu.

Menajer???Where stories live. Discover now