: 11 :

178 38 32
                                    

sunoo elinde tuttuğu üç siyah çöp poşetinden plastik çöpleri koydukları poşeti jay için tutarken gerginlikten nefes dahi alamıyor gibi hissediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




sunoo elinde tuttuğu üç siyah çöp poşetinden plastik çöpleri koydukları poşeti jay için tutarken gerginlikten nefes dahi alamıyor gibi hissediyordu. pekâlâ jay'i seviyordu, gerçekten sevdiğine de emindi ancak yanında sürekli rahatsız hissediyor oluşu onu olduğundan daha fazla germesi gerçekten kötünün de kötüsüydü. girdikleri her sınıfı havalandırmaları gerektiğinden dolayı da camların hepsini açmışken sonbahar mevsiminin sonlarına yaklaştıkları için yağan yağmur sınıfın içine de vuruyordu.

"sunoo camları kapatır mısın? poşeti ben tutarım." jay'in yaşadığı öfkesinden saniyeler içinde eser kalmamışken sunoo konuşamadığı için hiçbir şey demeyip direkt olarak açık camlara yönelmiş, hepsini teker teker kapatmıştı. "tam o sıranın altında çöp var getirebilir misin?" sunoo jay'in tarif ettiği yerden buruşturulmuş kâğıt parçasını alıp yanına doğru gelirken, "gözlerin gerçekten de fazla iyi görüyor." demişti bir anlığına hoşlandığını unutmuş gibi. "jungwon senin tam tersini söylüyor, kör olduğumu her gün yüzüme tokat gibi vurup duruyor, neyi görmem gerektiğini de hiç anlamıyorum."

"ondan hoşlanıyor musun?" sunoo hiç çekinmeden ve düşünmeden sorduğunda etrafta oluşan sessizlik yüzünden adımlarını durdurmuştu. ufak bir mide bulantısı hissi içini kaplarken kafasından geçen tek şey jake'le bunları konuşurken kaç saat geçirecekleri olmuştu, şu an yaşadığı her şeyi akşam anlatması gerekliydi sonuçta.

"daha neler, arkadaş gördüğüm kişilerden de hoşlanmam. heeseung neyse jungwon da benim için öyle." jay'in her bir lafında dağılan bulantının yerine ümit parçaları yeşerirken, "sen de sınıf arkadaşımsın mesela, arkadaşlarımdan gerçekten hoşlanacak kadar deliren birisi değilim." demesiyle son onların da yok olması anlık yaşanmıştı.

"bence arkadaştan hoşlanmak kötü bir şey değildir, sonuçta bütün anılarını paylaştığın birisi ve karşılıklı olarak neyi sevip sevmediğini de çok iyi bilen birisiyle birlikte olacaksın."

"arkadaşlarımla paylaşmak istediğim anılarla hoşlanmak istediğim kişinin anılarının farklı olmasını tercih ederim."

"herkes jake gibi değil sanırım..."

"jake gibi değil, nasıl yani?"

jay her adımında kendisine daha fazla yaklaşan sunoo da beklentiyle bakışlarını tutarken sanki hiç merak etmiyormuş gibi durmak adına elinde tuttuğu çöp poşetini sallamış, açık bıraktıkları kapı sayesinde yukarı kattan gelen gülüşme seslerini görmezden gelmeye çalışmıştı. jungwon'a ait olan kahkahalar ister istemez sinirine dokunurken kapıyı kapatma iç güdüsüyle de ayrı bir iç savaş veriyordu içinde.

"yani jake her şeyini paylaştığı arkadaşından hoşlanıyor. gerçekten bana söyleyebilmesi bile büyük bir cesaret." sunoo yine söylememesi gereken bir şeyi hiç bozuntuya vermeden teker teker jay'e söylerken, jay şaşkınlıkla kaşlarını çatmıştı. "jake heeseung'a aşık mı?" diye seslice sorduğunda bir anlığına da olsa jungwon'la riki'nin gülüşme seslerini göz ardı edebilmişti.

fri(end)sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin