BİR FRANSIZ SEVDİM

Bölüm 4 ; Gizlenen Gerçekleştiremicem Ortaya çıkıyor

O akşam, Belgin’in evinde yaşanan sessizlik, yaklaşan bir fırtınanın habercisiydi. Balkım Bey, evin içinde bir gölge gibi dolanıyordu. Marcus’un geri dönmesiyle açılan eski yaralar, içini kemiriyor, onu derin bir karanlığa sürüklüyordu. O akşam, herkesin içinde taşıdığı sırrın artık açığa çıkması gerektiğini hissediyordu. Belgin ise babasının neden bu kadar kırgın ve öfkeli olduğunu hala tam anlamış değildi.

Lionel ve ailesi, o akşam Belgin’in evine akşam yemeğine davet edilmişti. Herkes masanın etrafında toplanmış, gergin bir sessizlik içinde oturuyordu. Lionel’in annesi, bir süre sonra gerginliği kırmak adına, "Marcus ve Balkım, yıllar önce çok yakın dostlardı, değil mi?" diye sordu. Ama bu soru, masada beklenmedik bir sessizlik yarattı.

Marcus ve Balkım Bey’in bakışları bir anda kilitlendi. O anda geçmişin hayaletleri, iki adamın arasında sessizce dolaşmaya başlamıştı. Balkım Bey’in elleri titremeye başladı; Lionel ve Belgin'in gözleri dehşetle babalarına dönmüştü. Bu gerilim dolu sessizlikte bir şeylerin ortaya çıkacağı kesindi, ama hiç kimse bu kadar büyük bir sırrın yüzeye çıkacağını tahmin etmiyordu.

Flashback: 1988, İzmir

Balkım ve Marcus gençlik yıllarında sadece yakın arkadaş değillerdi, aynı zamanda birbirlerine aşık iki genç adamdılar. Kimseye söyleyemedikleri, toplumdan ve ailelerinden sakladıkları bu sır, onları daha da birbirine bağlamıştı. Sahilde, gece gizlice buluştukları anlar, birbirlerine duydukları sevginin en saf haliydi. O dönemlerde böyle bir ilişkiyi açıklamak imkânsızdı. Ailelerinin ve toplumun tepkisinden korktukları için, aşklarını gizlice yaşamışlardı.

Balkım, Marcus’a o zamanlar delicesine aşık olmuştu. Ancak Marcus’un ailesi Fransa’ya geri dönmeye karar verdiğinde, Marcus bu aşkı geride bırakmak zorunda kalmıştı. Balkım, Marcus’un gitmesine izin veremezdi ama Marcus’un ailesi baskındı. Bir sabah Marcus, Balkım’ı arkasında bırakıp Fransa’ya dönmüş, Balkım’ın kalbinde derin bir yara bırakmıştı.

Günümüz:

Balkım Bey, Marcus’a bakarak derin bir nefes aldı. Sonunda, bu gerçeği daha fazla saklayamayacağını anladı. Yıllardır içinde biriken öfke ve acı, onu sessizce yiyip bitirmişti. Artık her şeyin ortaya çıkmasının zamanı gelmişti.

"Belgin, Lionel… Size bir şey anlatmalıyım," dedi Balkım Bey, sesi titreyerek. Belgin ve Lionel endişeli gözlerle babalarına bakıyordu. “Marcus ve ben... Yıllar önce sadece dost değildik. Biz, birbirimize aşıktık.”

O an masada bir bomba patlamış gibi oldu. Herkes şaşkınlık içinde donakalmıştı. Belgin’in kalbi bir an için durdu. Babasının böyle bir geçmişe sahip olacağını asla düşünmemişti. Lionel ise babasına dönüp, “Bu doğru mu?” diye fısıldadı. Marcus’un gözlerinde yaşlar birikmişti. “Evet,” dedi, derin bir iç çekişle. “O zamanlar, birbirimize karşı hissettiklerimizi saklamak zorundaydık. Toplum bizi anlamazdı, ailelerimiz bizi dışlardı. Ben de Fransa’ya dönmek zorunda kaldım ve Balkım’ı burada, kalbimle birlikte geride bıraktım.”

Balkım Bey gözyaşlarına engel olamıyordu. “Sen beni terk ettin, Marcus. Seni bekledim, yıllarca geri dönmeni bekledim. Ama sen hiç gelmedin. Sadece bir gün ansızın tekrar döndün, sanki hiçbir şey olmamış gibi.”

Marcus’un sesi boğuk ve pişmanlık doluydu. “Geri dönemedim, Balkım. Ailemin baskısı, Fransa’daki yeni hayat… Ama seni hiç unutmadım.”

Masadaki herkes bu dramatik açıklamanın şokuyla ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Belgin, babasının böyle derin bir sevgi ve kayıp yaşamış olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Lionel ise babasının bu kadar büyük bir sırrı yıllarca saklamış olmasının şokundaydı.

Belgin’in zihninde binlerce soru uçuşuyordu. Babası, onun en büyük kahramanı, bu gizli aşkı yıllardır içinde taşımıştı. Şimdi Lionel ile olan ilişkisinin, ailelerinin bu travmatik geçmişiyle nasıl şekilleneceğini bilmiyordu. Lionel ise hem babası hem de Balkım Bey’in geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktı.

Bu sır, iki ailenin üzerine bir gölge gibi çökmüştü. Ancak şimdi, bu gerçeği kabullenip yollarına devam edebilecekler miydi? Yoksa bu sır, Lionel ve Belgin’in aşkını da aynı şekilde yaralayacak mıydı?