1

0 0 0
                                    




"Jungkook sen benim demek istediğimi anlamıyorsun sanırım, sana suyun yüzeyi çok tehlikeli diyorum orada birsürü düşmanlarımız var ayrıca o türler bizim peşimizde fakat sen bile bile yüzeye çıkmak istiyorsun!"

"hadi ama Jimin hep yapıyorum ama hiç yakalanmadım bu sefer de yakalanmam, hem onlar gibi bacaklarım yok sadece sudan birazcık kafamı kaldırıp etrafa bakıyorum o kadar, hadi lütfen."

Diye arkadaşını ikna etmeye çalışıyordu zavallı genç suyun üstündeki diğer türlere özenip etrafı keşfetmek istiyordu fakat oda biliyordu bunun kendisi gibi olan türler için çok tehlikeli olduğunu.

Çocukluğundan beri arkadaşı Jimin ile beraber eğitim görmüştü bunun hakkında fakat yinede akıllanmıyordu. İnadı inattı işte!.

'bunun ne kadar tehlikeli olduğunu ne zaman anlayacak?'Diye her fırsat bulduğunda düşünüyordu fakat sonuç hep sıfırdı belki birgün anlayacaktı ama bunun için vakit çok geç olacaktı, farkındaydı eğer türleri öğrenilirse kendilerinin kullanılacağını.

Ama onunkide bir meraktı işte oda hiç hayatında kendileri dışında başka türler görmemesine rağmen diğer türler gibi karaya çıkmak istiyordu ama bu imkansız gibi bişeydi fakat Jeon Jungkook hep imkansız olandan umudunu kesmiyordu.

Şimdiden arkadaşının söylediği sözlerle sevinçle ellerindeki incileri fırlatmaya başlamıştı bile.

"tamam ama sadece yirmi dakika eğer yirmi dakika içerisinde buraya gelmessen ben oraya gelicem."

Sözleri duyduğu gibi arkadaşı Jim'e büyük bir tebessüm ederek cevabını belirtmiş ve hızlıca yüzerek derinden yukarı doğru çıkmaya başlamıştı. Her yüzeye biraz daha yaklaştığında yukarıdaki güneşin parlak ve sıcak ışınlarının vücuduna vurduğunu hissediyordu. Bu his ona daha da yaklaştığının habercisi olduğunu bildiği için sevinçle kocaman kendi kendine gülümsüyordu.

Artık geldiğini anlayınca gizlice kafasını suyun ortasından kaldırmış ve etraftaki bütün yeşilliklere bakmıştı. Yaşadıkları okyanusun hemen karşılarında bulunun başka türlerin yaşadığı adaya göz gezdirmişti ilk, sonradan yepyeşil ağaçlara, sapsarı güneşe ardından kafasını havaya dikerek masmavi gökyüzünde bulunan ak rengindeki bulutlara çevirmişti başını tebessümle.

"Yine sana geldim dayanamayıp, nedense beni çok huzurlu hissettiriyorsun ve bu çok güzel sana her derdimi anlatasım geliyor gökyüzü" biliyordu derdini anlatabilirdi ama risk hiçbir zaman alamazdı. "Ama sen yinede bekle beni gökyüzü, belirli yaşıma basınca bana verilecek olan yüzüğü başka türler gibi bacaklarım olsun diye kullanıp ilk sana geleceğim." demesiyle arkasındaki ağaçların ordan bir ses gelmişti.

Hemen arkasını dönüp sadece boynundan yukarısı gözükecek şekilde suya kendisini daha da çok sokmuştu."Kim var orada?!" aniden ağacın arkasından birden küçücük bir tavşan çıkmıştı. Bembeyaz ve yumuşacık görünen tüğleriyle çok güzel bir görüntü oluşurken hemen oraya doğru yüzmeye başlamıştı.

Sığ yere, yani adanın kum ve kayaları olan aynı zamanda başka türlerin yaşadığı adaya doğru yüzmeye başlamıştı. Tabi tavşanın tatlılığına odaklandığı için gelecek olan hiçbir tehlike o an aklına gelmiyordu.

Biraz daha yüzmesiyle kuyruğuna değen kumlardan dolayı sınırlarını aştığını anlamıştı. Gözleri, kuyruğuna değen kum ve hayatında ilk kez gördüğü 'tavşan' adlı canlı arasında kararsızlık içinde gelip gidiyordu.

Ama kendisini kaptırarak yanlış bir düşünceye kapılmıştı 'sonuçta öncedende geldim hiçbir tehlike arz edecek birşey yok' diye geçirmişti içinden.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kingdom of KimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin