Merhabaaa
Ben sizi dinlemedim ve kitabı final vermeden başka bir kitap yazmaya başladım.
Affedin🦭
Bu kurgumuz asker kurgusu olucak. Öncelikle şunu belirteyim. Askerlik hakkında neredeyse hiç bir bilgiye sahip değilim. Gerektiği yerlerde araştırdığım yerlere göre yazacağım. Yani herhangi bir şey yazdığım da bu böyle değil gibi şeyler söylersiniz diye söylüyorum.
Keyifle okumanız dileğiyle kısa bir giriş bölümüne geçelim.
Başlamadan bölüme oy vermeyi unutmayın lütfenn 💗
𓂀
Oldukça büyük olan barı inceleyerek elini kulağındaki küçük kulaklığa götürdü. İçeride olan tim arkadaşına "Eyüp, Bekir nerede?" Diye sordu.
Fazlasıyla önemli bir göreve saniyeler sonra başlayacaklardı. Tim arkadaşı komutanının sesini duyunca anında cevap verdi. "İçerideki masalardan birine oturmuş, dans eden kızları izliyor komutanım."
Duyduğu şeylerle sinirle fısıldadı komutanı. "Şerefsiz." Ceketinin cebindeki küçük kamerayı düzelterek arabada olan tim arkadaşlarına eliyle işaret verdi. Tim arkadaşlarından birisi arabadan inerek yanına geldi. "Başlıyor muyuz?" Komutanım diye sordu. Komutanı cevap vermedi, sadece başını salladı.
"Dediğim gibi Yavuz. Sen benimle içeriye geliyorsun." Dedi ve önden ilerleyerek bara girdi. Yavuz komutanını takip ederek içeriye girdi.
Komutanı önceden ayırttıkları masaya doğru ilerleyerek rahatça oturdu. Gözleri bir yandan Bekir'i arıyordu. O şerefsizi bugün öldürmek istiyordu. Görevde en küçük bir hata olmamalıydı. Bu o adamı batırmaları için son şanslarıydı.
Bekir denilen adam, barına gelen kızları sarhoş ettikten sonra kaçırıyordu. Kaçırılan kızları bazen satıyor bazen de barında zorla çalıştıyordu. Bugün bu barı içindeki Bekir ile beraber yakacaklardı.
Elinde olsa şuan gider o adamın gözlerini eline verirdi. Fakat bunu yapamazdı. Yaparsa albayından çok pis azar yerdi. Albayından azar yemek en son istediği şeydi. Bugün önceki günlere rağmen daha az kız vardı barda. Bu timin işine gelmişti. Sadece Bekir'i ve adamlarını yakmak istiyorlardı. İçerideki masum kızları değil.
Bir kaç saatliğine buraya kafa dağıtmaya gelmiş gibi davranacaklardı. Çünkü buradan çıkınca her şey bitmeyecekti. Asıl patron Bekir değildi. Suat denilen bir şerefsiz daha vardı. Çetenin ele başı bu adamdı. Bu yüzden Bekir'e ilk ve son kez yüzlerini gösterip onu sonsuza kadar uyutucaklardı.
Tabi bu görevde başarılı olurlarsa.
Yavuz, garsonu çağırarak içicek bir şeyler söyledi. Herkes gibi bir şeyler içmezlerse gözünü bile kırpmadan kameralardan içeriyi izleyen adamlar onlardan şüphelenirdi.
Birkaç saatliğine normal davranmaları gerekiyordu. Yavuz ile normal kelimesi yan yana olması biraz imkansız olsada.
1 Saat sonra
Yavuz komutanının aksine kendini role fazlasıyla kaptırmıştı. Bir ara kalkıp ortada dans ettiği bile olmuştu. Dans etmeye devam edecekti ama komutanın tek bir bakışı onu yerine oturtmuştu.
Şimdi ise elinde ki bardağı sallayarak etrafını izliyordu. Hâlâ göreve tam olarak başlamamışlardı. Gözü tanıdık birisini görürmüş gibi olunca gördüğü kişiye daha dikkatli baktı.
Gördüğü kişi ile gözleri yerinden çıkıcak gibi hissetti. Kadını dikkatlice izleyerek gerçekten o olup olmadığını sorguladı. Bu gerçekten oydu. Komutanına dönerek görevde oldukları için kısık bir sesle "Komutanım." Diye mırıldandı.
Komutanı kendisine bakmadı onun yerine "Ne oldu?" Diye fısıldadı. Bir kaç saniyeliğine nasıl söyleyeceğini düşündü. "Size birisini göstereceğim ama görevi unutmayın." Dedi. Bu görevin bozulmaması lazımdı. Oldukça önemli bir görevdi.
"Söylesene lan." Dedi komutanı sinirle. Gözleri düşmandaydı. "Komutanım şuradaki kızıl kafa bizim eski yenge mi acaba?"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATLAS'IN GÖLGESİNDE
Teen FictionGördüğü kişi ile gözleri yerinden çıkıcak gibi hissetti. Kadını dikkatlice izleyerek gerçekten o olup olmadığını sorguladı. Bu gerçekten oydu. Komutanına dönerek görevde oldukları için kısık bir sesle "Komutanım." Diye mırıldandı. Komutanı kendisine...