Evin sessizlik içinde oluşu canını sıkıyordu Meyra'nın. Nereye gitmişti herkes. Telefonunu çıkarıp annesini aradı.
"Alo anne nerdesiniz Allah aşkına"
Öğlen üzerine çöken halsizlikten sonra az kestireyim deyip 2 saat uyumuştu.
"Uyandım göremeyince merak ettim" dedi. Annesinin sesi çok kısık geliyordu. Sadece babanın yeni ortağı ile olan kısmını duymuştu.
Babasının işlerinden pek anlamazdı. Sadece büyük bir lokantası vardı ve oraya arada yardıma giderdi.
"Peki anne gelince görüşürüz, biraz ders çalışmam lazım" diyerek kapattı telefonu.
Ders çalışmaya geçmeden önce liseden arkadaşı olan Yelda'yı aradı. İkinci çalışta açtı telefonu.
"Naber aşkım" dedi sevinçle. Yelda ile sıkı bir dostlukları vardı. Anneleri veya babaları isimlerini çok duyarlardı ama hiç görüşmemişlerdi.
"İyidir aşkım da misafir var evde şimdi annem terlikle kovalar beni. Sonra arayayım mı seni" dedi Yelda acele ile.
"Olur bebeğim, iyi akşamlar" dedi Meyra. Yelda kapatırken abisine "Yeter ya yeter annem bana kızacak sonra abiii" diye bağırmıştı en son.
Aslında Meyra Yelda'nın ailesini biliyordu. Koyu bir Galatasaraylıydı, annesini, babasını ve abisini sosyal medyadan bilse de hiç konuşma tanışma fırsatı olmamıştı.
Yelda birkaç kez tanıştırmak istemişti ama araya hep olaylar girmişti.
Meyra hafif bir tebessümle ders çalışmaya başladı.
Barış ise bir yeni biten milli maçların ardından Rize'ye ailesinin yanına dönmüş, tatiline başlamıştı. Onun için tatil demek Rize demekti. Aşıktı resmen Rize'ye.
Dün gelmiş iyice dinlenmiş, şimdi de babasının yeni ortak olacağı misafirleri ile sohbet ediyorlardı.
"Bizim kız da tam bir Galatasaraylı Barış bir görsen, maç olduğu gün çıt çıkarmaz evde kimse" dedi adının Ahmet olduğunu öğrendiği adam.
"Ne güzel Ahmet bey" dedi ve "ben bi su alıp geleyim" diyerek ekledi ve mutfağa doğru geçti. Yelda'nın sesi mutfaktan geliyordu.
Arkasının dönük olmasını fırsat bilip annesinin yaptığı sarmaya elini atmıştı ki Yelda bı anda dönüp ona kızmaya başladı.
Barış gülerek kardeşinin kıvırcık saçlarına elini attı ve iyice birbine karıştırdı.
Yelda bağıramadığı için kıpkırmızı olmuştu bu da Barış'ın işine geliyordu. Hafif bir kahka atarak suyunu içip içeri döndü.
O sırada misafirlerin kalkmaya hazırlandığını gördü.
"İnşallah hayırlısı ile olur vallahi Ahmet" dedi babası.
"Amin amin Yüksel herkesin iyiliği için en iyisi bu" dedi Ahmet bey.
"Ha bu arada yarın bekliyorum" diye ekledi.
"Tabi tabii geleceğiz, bi konuşalım da" dedi Yüksel bey.
Misafirler gittikten sonra Barış arkadaşları ile dışarı çıkacağını haber vermek için aşağı indi.
"Anne ben bizimkilerle dışarı çıkacağım geç gelirim merak etmeyin"
"Barış bir otur oğlum" dedi babası.
"Hayırdır baba, niye gerginsin bu kadar" dedi. Yüksel bey daha da gerilmişti.
"Barış az önce gelen Ahmet, benim hem çocukluk arkadaşım, hem de asker arkadaşım oğlum"