Babasının o lafından sonra Meyra odasına çıkıp düşünmeye başladı. Acaba kimdi bu adam.
Babasının çoğu arkadaşını tanımazdı zaten. Çok yakın komşuları bilirdi sadece.
İçinde hem hüzün hemde heyecan vardı. Sonuçta evlenecekti.
Meyra dersleriye çok ilgilenmekten pek gönül işlerinde parmağı yoktu. Sadece lisede bir kişiyle sevgili olmuştu ama bir yada iki kez buluşmuşlar o zamanda ne konusacağını bilmezdi.
Kafasındaki düşüncelerini atıp uyumaya çalıştı.
Barış ise kendini dışarı atmış, kız ile ne konuşacağını düşünyordu. Kafasındaki plan belliydi 1 sene evli kalıp boşanmak ama kıza bunu nasıl söyleyecekti.
Hele ki birde kızın gönlü varsa diye düşündü Barış. Sonuçta babası fanatik Galatasaraylı demişti. Hiç yoktan para için isterse bu evliliği diye düşündü.
Kendini bir şekilde açıklayacaktı artık. Hem daha evliliğin e si geçmiyordu aklından. Kıza da söylerdi bunu. Bu yüzden ilk konuşan olmalıydı bunu aklına kazıyıp eve doğru adımlamaya başladı.
Ertesi sabah her iki evde de müthiş bir telaş sarmıştı. Halbuki bu sadece tanışmaydı. İsteme daha değildi.
Meyra aşağıdan gelen elektrikli süpürge sesine uyandı. Telefonuna uzanıp saate baktı. Saat daha sabahın yedisiydi.
Hızla yataktan kalkıp elektrikli süpürgenin fişini çekti. Annesi kızgın bir ifade ile arkasına dönüp Meyra'yı görünce suratını düzeltti.
"Eh be kızım. Tak şu fişi daha yetiştirmem gereken onca iş var"
"Nereye yetişiyoruz anneeee" dedi Meyra.
"Ah ah, akşam geliyorlar yaa" dedi Seher hanım sitemle.
"Unutmuşum anne hemen hallederiz şimdi" diyerek kollarını sıvadı ve saçını rastgele bir topuz yapıp işlere girişti.
Akşama kadar bütün işler bitmişti. Ama Meyra da bitmişti.
"Kızım sen çık hazırlan artık" dedi Seher hanım. Meyra ne giyeceğini bilmiyordu.
Odasına çıkıp dolabını karıştırdı. Gözüne daha önce hiç giymediği salaş tek omzu hafif düşük siyah kazağı ilişti. Kot pantolonla onu kombinleyecekti.
Üzerini giyindikten sonra beline kadar gelen siyah saçlarını hafif dalgalandırıp bıraktı. Çok hafif bir makyaj yapıp aşağı indi.
Kızını gören Seher hanım "Çok güzel olmuşsun kuzumm" dedi beğendiğini belirterek. Meyra gülümsemekle yetindi.
Barış ise siyah bir tişört ve kot pantolon giymişti. Aşağı iner inmez annesi ve babasının telaşı ile evden çıktılar.
Kapı çaldığında Meyra yavaş adımlarla kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında karşısında Yüksel bey vardı. Gülümseyerek "Hoşgeldiniz" dedi.
"Hoşbulduk kızım" diyerek içeri geçti Yüksel bey. Arkasından Emine hanımla da aynı şekilde selamlaştı. Çok tanıdık geliyolardi ama tam çıkaramıyordu Meyra nerden tanıdığını. O esnada Barış'ı görünce dondu kaldı. Yelda'nın abisi. Yelda da Barış'ın yanında Meyra'yı görmeyi beklemiyordu. İkisinin de ağzından birbirinin isimleri döküldü şaşkınlıkla.
Tabii tek şaşıran onlar değildi. Barış da ne olduğunu anlamadan onlara bakıyordu.
"Meyraa, şoklardayım. Ahmet amcanın kızı sen misin?" dedi Yelda.
"Meyra derken, hani şu senin sürekli adını duyduğumuz ama göremediğimiz arkadaşın olan" diye söze girdi Barış.
"Şeyy, Yelda ben bilmiyordum kusura bakma" dedi Meyra şaşkınlıkla ne söylediğini bilmeyerek. İçeriden çağırılınca hızla içeri geçtiler.