0.2

75 19 42
                                    

Kalbalık ve oldukça gürültülü ortamda içilen içkiler ve sigaraların kokusu harmanlanmış bir şekilde bütün evi etkisi altına almıştı.Öyleki artık ciğerlerim yanma derecesine gelmiş,bana isyan ediyorlardı.

Mauro'nun göğsüne yaslı bir şekilde otururken yüzümü buruşturarak kafamı yukarı çevirdim.İki parmağının arasına sıkıştırdığı sigarasından bir yudum aldı ve üflediği zehir suratıma vurdu.Ona baktığımın farkında değildi.Dusan'la konuşuyordu ve o kadar dalgındı ki.Boğazımı temizleyerek oynayan adem elmasına dokundum.Bakışları direkt olarak beni buldu.

Mavilikleri parıldayarak suratımı turlarken bel boşluğumda duran elinin sıkılaştığını hissettim.

"Sıkıldım ve midem bulanıyor." dedim dudaklarımı büzerek.

"Bahçe?"

Kafamı salladım.Çok oyalanmadan bacaklarının arasından kalktığımda o da beni taklit etmiş ardından Dusan'a bir şeyler mırıldanıp tekrar bana odaklanmıştı.

"Gel gidelim."

Kolunu omzuma atıp beni kendine çekince kıkırdayarak başımı geriye attım.Mauro'yu her açıdan o kadar seviyordum ki yaptığı her hareket içimde ayrı bir heyecan oluşturuyordu.

"Seni seviyorum."dedim dudaklarımı oynatarak.Karşılık olarak dudaklarını benimkilere bastırıp geri çekti ve gülümsedi.

Bu sırada çoktan bahçeye varmıştık.Burası Mauro'yla benim özel alanım gibiydi.Bahçenin bir köşesi sırf ben sevdiğim için ektiği kan kırmızısı güllerle kaplıydı.Her gün kalkıp bakımlarını yapmakta istikrarlıydı.Diğer bir köşede ise mavi renkli bir salıncak yer alıyordu.Bunu da beraber seçmiştik.

Ama en sevdiğimiz kısmı puflarımızdı.Biri yeşil diğeri mor olmak üzere iki pufumuz vardı.Güzel bir yaz akşamı uzun uzun oturup beraber burda uyuyor ya da sabaha kadar sohbet ediyorduk.Bu bahçenin her bir köşesi bizdi,bize aitti.

Mauro'nun kolunun altından çıkıp kendimi yeşil pufa attığımda Mauro gülerek yanıma geldi ve başımda dikildi.

"Abur cubur?"

"Hayır,midem bulanıyor."dedim kafamı iki yana sallayarak.Omuzlarını silkip yanıma oturduğunda kafamı omzuna yaslayıp bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

Çevirmemle dolunayın parlak ışığının suratıma vurması bir oldu.Bu beni oldukça rahatsız ederken midemdeki kasılmaların arttığını hissettim.Bu durum gözlerimin dolmasını sağlarken bacaklarımı sertçe kendime çektim.

Mauro rahatsızlığımın farkına varıp beni kendine çekti.Artık ikimiz de mor pufun üstündeydik ve tıpkı içerideki gibi bacaklarının arasına oturmuş hâldeydim.

"Rahatsız mı oldun?"

Kafamı salladım sadece.Midemdeki her şeyin boğazıma doğru ilerlediğinin farkındaydım ve ağzımı açarsam ortamıza kusma olasılığım çok yüksekti.

Kulaklarım uğuldamaya başlarken bütün vücudumu bir huzursuzluk ele geçirdi ve burnuma o gece duyduğum iğrenç kan kokusu tekrar doldu.Ellerim karıncalanmaya başlamış ve tıpkı o geceki gibi kanla yıkanmış gibi ıslak hissettiriyorlardı.

"Kerem."dedi Mauro oldukça şefkatli bir şekilde.

"Yüzüme bak bebeğim."

Ne ara odaklandığımı bilmediğim ellerimden bakışlarımı ayırıp ona döndüm.Endişeyle alnıma dökülen saçlarımı geriye tarayıp çenemi busesiyle süsledi.

"Güzelim benim.Bu konuyu konuşmaktan hoşlanmıyorsun biliyorum ama bu konuşup içini dökmen gereken bir konu."

Sonrasında aramızda duran ellerimi avuçlarının arasına aldı ve tek tek ikisine de öpücüklerini kondurdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 4 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

izakus|mauro•keremHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin